11 Mart 2013 Pazartesi

Utanmaz Adam

Fenerbahçe, Viktoria Plzen'i deplasmanda mağlup etti. Hani düne kadar Napoli'ye beş gol atmış ama şimdilerde köy takımından hallice diye nitelendirilen Plzen.

Maçtan önce, blogumun katili 140 karakter hapishanesi twitter karalar bağlamış idi. Garibim Selçuk'a saydıranlar mı dersin, Selçuk ile Topal'ı toplayıp Hoca'dan çıkaranlar mı dersin... Yığınla futbol uleması vardı.

Başlama düdüğü ile beraber Fenerbahçe pas yapmaya başladı. Kaleyi gören vuruyor, arada sırada bekler rakip kale çizgisine inip dışarıya çıkarıyor, utanmadan gol arıyordu bütün takım. Maçtan evvel ellerde abaküs taraftarı oldukları takımın kalesinde göreceği golleri bekleyenler, bu sefer devre arasında "bu takıma nasıl hala gol atamazcı" olup çıkmışlardı.

İkinci yarı kaldığı yerden devam etti antrenör takımı. Topu ayağında tutarak oyuna hükmetti, rakibini üzerine getirtmedi ve sabırla beklediği golü 81. dakikada Webo'nun kafasında buldu.


Üç gün sonra bu sefer rakip Bursaspor'du. Plzen deplasmanından edinilen moral, ezeli rakibin yine yeni yeniden takılması sonucu yeşeren umutla birleşince tribünler tıklım tıklımdı.

Gökhan ve Webo eksik ancak, Emre sahada ve gücün oluşturulan sistem tamdı. Hoca Topuz'dan Gökhan yaparak çoğunun aklını alırken, kör topal elde kalan tek santrafor Semih ise Webo'nun yerindeydi.

Maçın hemen başında Bekir'in bir anlık dalgınlığı sonucunda Fenerbahçe bilmem kaçıncı kez maçın hemen başında 1-0 geriye düştü. Emre çok geçmeden skoru eşitlerken oyun üstünlüğü ise evsahibine geçti. İkinci yarıda Meireles, Kuyt ve Sow ile üç gol daha  bulan Fenerbahçe, benim hastası olduğum rakip olsam ise muhtemelen uyuz olacağım inatçı karakterini bir kez daha ortaya koymuş oldu. Hiç utanmadan...

Rahmetli Oğuz Aral'ın ölümsüz karakterlerinden utanmaz adam pantolonunu ters giyerdi, bizim utanmazlar ise sezon sonunda bir dolu Korna Kamil'e kendi pantolonlarını ters giydirecek bu gidişle.

Dinimiz amin!)