2 Kasım 2011 Çarşamba

Şizofrenik bir yazı

Astrolojiden pek anlamam ancak Fenerbahçe ile Karabükspor arasında oynanan maçın hakemi Aytekin Durmaz’ın ikizler burcu olduğuna dair ciddi şüphelerim oluşmaya başladı. Psikolojide şizofreni olarak tanımlanan rahatsızlığın, astrolojiye geçerken yumuşamış hali olan çift karakterlilik muhterem için tanımlanmış sanki. Yoksa bir insan Alex’i atarak dik durduğunu söylediği maçta, Emre’den kaçarak neden yerin dibine girsin ki?
İkizler burcu mensuplarının bir dediğinin diğerini tutmadığına dair bir hurafe vardır ya hani…İşbu durumu örneklemek ve kendimi yalancı çıkarmamak adına, ilk paragraf ile uzaktan yakından ilgisi olmayan yeni bir konuya geçme vaktidir.
Özgürlüğüne düşkün bir taraftarın, hatim etmeden maça gitmemesi gereken Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunun [1] altıncı maddesine göre; spor kulüpleri müsabakanın saha güvenliğini sağlamakla yükümlüdür ve bu yükümlülüklerini yerine getirebilmek amacıyla özel güvenlik hizmeti satın alabilirler. Spor alanlarında görev yapacak bu özel güvenlilik görevlileri ise Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunda [2] belirtilen görev ve yetkilere haizdir.
Bu yetkiler sadece maça giren insanların üstlerini aramakla sınırlı değildir. Ceza Muhakemesi Kanunun [3] 90. maddesine göre yakalama, Türk Ceza Kanunun [4] 24 ve 25. maddelerine göre ise zor kullanma hakkında sahiptir özel güvenlik görevlileri. Buraya kadar yazılan teorik bilgileri sıkılmadan (sıkılsa bile sabırla...) okuyanlar için, gelelim tribün pratiğine.

Nicedir gittiğim Fenerbahçe tribünlerine, son üç senedir eşimle birlikte gidiyorum. İletişim Yayınları'nın futbol kitapları serisine dahil olan Futbol ve Kültürü isimli derlemede (Roman Horak/Wolfgang Reiter/Tanıl Bora), Cristian Broomberger imzalı bir makale vardır. "Stadyumdaki Kent" isimli bu yazı; Marsilya maçlarını izlemek için stadyuma gelen taraftarların, oturdukları tribün, yaptıkları tezahürat, ilgi gösterdikleri oyuncu, kazanmaya ya da kaybetmeye yönelik tepkileri vs. bakımından birbirlerinden ne kadar ayrıldıklarını anlatan harika bir analizdir. Bizim ülkemizde, tribüne gelen insanların bırakın eğitim düzeyi ya da yaş aralığını tespit etmek, seyirci sayısı bile devlet sırrı iken benzer bir araştırma hayalden öte değil. Hal böyle olunca, görüş alanımda olan ya da selamlaştığım 20-30 taraftardan hareketle, bizim içinde bulunduğumuz tribünün nispeten eğitimli, neredeyse hepsi erkek ve 25-30 yaş aralığında insanlardan oluştuğunu söyleyebilirim.

Betimlemeye çalıştığım bu tribünde, sezonda ortalama beş kere kavga çıkmakta. Genelde gerilimli maçlarda, çoğunlukla sudan sebeplerle çıkan kavgalar, yüksek katılımla dakikalarca sürebiliyor. Kavga edenlerin doyuma ulaşması ya da ortaya alınan kişi yalnız ise onun bayılmasıyla nihayete eren bu arbadelerin ardından, gözaltına alınan veya tribünden çıkarılan kimseye rastlamadım henüz. Bu düzensizliği sonlandırmakla yükümlü özel güvenlik görevlileri mi?

Onlar birbirinin ardına saklanarak, kavgalara nezaret etmekle meşgul.

[1] http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2011/04/20110414-6.htm
[2] http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/1381.html
[3] http://www.ceza-bb.adalet.gov.tr/mevzuat/5271.htm
[4] http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5237.html

1 Kasım 2011 Salı

Hakem olmasaydı?

Dün akşam sahada hakem olmasaydı, Danilo Nikolic Alex’e yaptığı faulün ardından vurulmuş gibi yere düşer miydi? Kanacak adam olmadıktan sonra niye düşsün ki…

Ya da Emre Belözoğlu, kimi şamar oğlanına çevirip de taraftarın önüne atacaktı hakem olmasaydı?

İkinci yarının hemen başını hatırlayın, Bienvenue kaleci ile karşı karşıya kaldığı an “oyna oyna” diye bağıracaktı sahadaki futbolcular, tribünlerdeki taraftarla beraber. Kural kitabında tarif edilen avantaj kuralına uyacaktı binler, hakem olmasaydı eğer. O ise beceremedi.

Mekteb-i Sultani lobisi, sekiz haftada iki hakemin kellesini aldı; bir tane de biz alalım değil derdim. Ya da 50'lilere dönelim ve de maçları yabancı hakemler yönetsin de istemiyorum.

Ütopyam şudur ki; ofsayttan başka sorumluluğu olmayacak iki tane yan hakem olsun sadece. Faul yapan oyuncu rakibinden özür dilediğinde oyun dursun, top oyun dışına çıktığında kimden çıktıysa o elini kaldırsın ve de anlaşmazlık olunca iki takım kaptanından başkası karışmasın. İnanın daha adil oynanır o zaman bu oyun.