25 Ağustos 2011 Perşembe

Yayıncının gücü adına

Başkanı olduğu kulüp eski açığının üçte birini dolduracak kadar kombine satamamışken; Demirören, Kulüpler Birliği adına yaptığı açıklamada yayıncı kuruluş için 'dekoder' duasına çıktı. Hal böyle iken bize ne yemek düşer biliyorum ancak beşer doğası işte, sorgulamadan yapamıyor...
"Olumsuz tarafları yaşanacaktır ama futbol ailesinin tek amacı vardır; yere düşmüş futbolumuzu ayağa kaldırmak. Bu her futbolseverin birinci vazifesidir. Maç fazlalığı, derbi maçların fazla oynanması, bu canlılığı tekrar geri getirecektir. Kişiler geçicidir, kulüpler kalıcıdır, herkesin decoder alarak kulüplerine sahip çıkması gerektiğine inanıyoruz" [1]
Federe olarak top tepen ülkelerden tam 26 tanesi, şampiyonunu play-off ile belirliyor. 26'nın 11 tanesinin hamisi UEFA. Avrupa Futbol Federasyonları Birliğine bağlı bu kadar ülke arasından, elle tutulur tek lig ise Belçika ligi. Onu da ne kadar tutarsınız size kalmış.

Futbol Club Santa Colama, SP Tre Fiori ve Birkirkara FC kulüpleri geçtiğimiz sezonu şampiyon bitiren play-off galipleri. Avrupa futbolunun bu üç güzide temsilcisiyle az önce tanıştık. Sırasıyla Andorra, San Marino ve Malta liglerinin şampiyonları bu takımlar.

Kalan Avrupalılar ise ya coğrafi olarak Avrupa'da olduklarına milyonlarca şahit gereken Kazakistan ve Azerbaycan misali eski SSCB ülkeleri ya da İsrail ve Güney Kıbrıs gibi futboldan çok siyaset ile dünyaya nam salan ülkeler.
10 bilemedin 12 takımla ligi çevirmeye çabalayan Birleşik Krallığın küçük ortakları İskoçya, Kuzey İrlanda ve Galler de play-off'a mecbur kalan diğer Avrupa ülkeleri.


Kuzey ve Güney Amerika ise play-off hesabına 12 lig ile katılıyor. Çoğunlukla "apertura" ve "clausura" adı verilen tek devreli iki ayrı lig ardından oynanan play-off aşamasıyla ikişer şampiyon belirlenen bu iki kıtada; Peru, Uruguay ve Venezuela nispeten farklı sistemler uyguluyor.

Peru'da 16 takım öncelikle çift devreli bir lig oynuyor. 120 maçın ardından oluşan sıralamaya göre, lig sekizer takımdan oluşan iki gruba ayrılıyor. Bu iki grupta oynanan toplam 56 maçın ardından, 2 grup birincisi birbirleriyle birer kez daha oynuyorlar ve şampiyon belirleniyor. Kırkpınar'da başpehlivan olmaktan daha zor olan bu sürecin geçtiğimiz sezon galibi Universidad San Martin olmuş.

Uruguay ve Venezuela ise apertura ve clausura liglerini birinci bitiren takımları karşılaştırıp, şampiyonlarına bu şekilde karar veriyorlar. Bu harika sistemin son Venezuela şampiyonu Deportivo Tachira, final oynama hakkını kazandığı ilk lig olan apertura'yı lider bitirirken, clausuara'yı ise 14. bitirmiş. Finalde kaybeden ekip ise, 18 takımlı ligde apertura'yı 17. bitirirken, clausura'nın ise galibi olarak züğürt tesellisinin sahibi olmuş.

Kalan üç ülkeden biri komşu Irak iken, ikisi ise Okyanusya'dan. Avustralya ve Yeni Zelanda bir deste takımla lige benzer bir şeyler oynatmaya çalışırken, Irak'da toplam 28 takım iki gruba ayrılıp sonra finalde buluşuyorlar.

Yazıya dahil olamayan ama listede mevcut olan lig ve takımların hepsine bir kez daha göz atıp, koşarak dekoder almaya gidersek ülke futbolu ayağa kalkacak. Yoksa sen NBA'de bile uygulanan bu sisteme inanmıyor musun!?

Not A: Hem apertura hem de clausura ardından play-off oynanarak şampiyonu belirlenen ligler.
Not B: İki grup olarak başlayan ve ardından play-off oynanan ligler.
Not C: Tek grup olarak başlayıp, iki gruba ayrılan ve sonunda play-off oynana lig.
Not D: Apertura ve clausura galiplerinin sezon sonunda karşılaştığı ve tek şampiyon belirlenen ligler.

PS: Play-off saçmalığıyla alakalı bu araştırma yapılırken TFF Fenerbahçe'yi şampiyonlar liginden men ettiğini açıkladı. Uefa ise yaptığı açıklamada sıfır toleranstan dem vurup, şike soruşturmasında tutuksuz yargılanan ve yurt dışı çıkış yasağı sebebiyle kura çekimine dahi gidemeyecek olan bir başkana sahip olan Trabzonspor'u aynı lige almakta mahsur görmedi.

[1] http://www.cnnturk.com/2011/spor/futbol/08/23/toplantidan.play.off.karari.cikti/627036.0/

22 Ağustos 2011 Pazartesi

El Clasi-co

Marcelo'nun attığı o tekme futbol rüyamın da sonu oldu. (bkn: Bir önceki postun sonu.) 
O ana dek çekik gözlü Barça taraftarlarının tribünde oturmalarını sorgulamayan zihnim; "Ne işi var bu Japonların orada?" demeye başladı. Mareşal Franco'nun takımı ile Katalan halkının gururunun mücadelesinin tanıkları Japon futbol turistleri mi olmalıydı...
Sadık bir futbol müşterisi olan bendeniz, henüz o stadın yolunu bulamamışken hem de!
Camp Nou sezonluk bilet fiyatları (2011-12)
Bu haset kıvılcımı ile ortaya çıkan "el clasi-co" izleme sevdam, evrilip Avrupa Birliği vatandaşı bir Espanyol olduğum fantazisine dönüşünce araştırma yapmak elzem oldu. Barcelona'yı bir sezon boyunca tribünde izlemenin maliyeti 92 €'dan başlarken, ödeyeceğiniz azami miktar ise 764 €. Dürbüne ihtiyacınız olacağı aşikar ancak 19 lig maçı ve olası Kral Kupası maçlarında Barça'yı tribünde izlemek için ödenecek 92 €, olacak iş değil.
Barnebau sezonluk bilet fiyatları (2011-12)
Gelelim geçtiğimiz asrın en büyük takımı -Ben demiyorum, FIFA seçmiş.- Real Madrid'e. İki farklı paket halinde satılıyor sezonluk biletleri. Sadece lig maçları bana kâfi derseniz, asgari 213 € azami ise 1757 € ödüyorsunuz. Yok eğer şampiyonlar ligi olmadan olmaz diye diretirseniz, 309 € ile 2277 € arasında değişen fiyatların müşterisi olmanız gerekmekte. 
Şükrü Saraçoğlu sezonluk bilet fiyatları (2011-12)
Şimdi sıra biricik aşkımız Fenerbahçe'de. Alex'e sesinizi duyurabilme ihtimalinin bedeli, 750 TL ile 7450 TL arasında değişmekte. Avrupa Birliği hesabıyla, 291 € ile 2899 €'ya denk geliyor bahsi geçen meblağlar. Real Madrid'den eksiğimiz yok fazlamız var.
Fenerbahçe Stadı sezonluk bilet fiyatları (1993-94 sezonu)
Hafızam beni yanıltmıyor ise, Fenerbahçe tribünleri için satılan ilk sezonluk biletler 1993-94 sezonu içindi. Sadece eski numaralı için satılan sezonluk biletlerin fiyatları, yine eski parayla 2.5000.000 TL ile 10.000.000 TL arasında değişmekte imiş. -Milliyet arşivini oluşturan canlara sağlık- Merkez Bankası verilerine göre 1993 senesinde dolar kuru ortalama 12.000 TL mertebesinde. Biraz aritmetik ve oran orantı kullanarak günümüz kuruna çevirince, asgari 145 € ile azami 580 € arasında değişen bir fiyat listesi oluşuyor.

Başka bir deyişle; Uche'nin çubuklu forma içinde attığı ilk gole tanıklık etmek ve gol sevincini hemen arkanızda bulunanan Şeref Tribünü ile paylaşmanın bedeli 1.500 TL bile değil.

Daha başka bir deyişle; 1993-94 sezonu Fenerbahçe'sini izlemek ile 2011-12 Barcelona'sını izlemek arasında -üç aşağı beş yukarı- fark yok.