4 Ocak 2011 Salı

Maça gittim tribün dolmuş...(Fani Madida'nın kulakları çınlasın)

Maç olsa da gitsek ile, futboldan attığım pasın hakkını vermek ve maç istatistiklerine bir asistle dahil olmak için, işbu yazı elzemdir.

Gerçi işten çıkıp maça gücün (ancak) yetişebilmemden ötürü üzerimde lisanslı Fenerbahçe ürünü bulunmaması, aidiyetimin belgesi olan Fenerbahçe kartımı evde unutmam, biletim deplasman tribününden olmasına karşın ağırlık merkezimi Fenerbahçe tribününe yerleştirmem ve ıslık çalmayı beceremediğimden rakip hücümlarında "yuuuh" diye bağırdığım ortaya çıkarsa, Efes Pilsen maç tekrarı isteyebilir ya...

Varsın istesinler, bir kez daha yeneriz.

Fenerbahçe Ülker 81-72 Efes Pilsen

PS: Planladığım yazının öznesi pek tabi Jasikevičius olacak, hikayesi ise yanımda oturan zihinsel özürlü Fenerbahçeli abi ve ayakları öpülesi annesi üzerine kurulacaktı. Efes Pilsen'in, bu sefer maç tekrarı için kullandığı şark kurnazlığına keşke denk gelmeseydim.

Top 16 Grupları

Ben beceremedim, çekilmişine buyrun.


3 Ocak 2011 Pazartesi

Barselona yolcuları (Top 16)

Fenerbahçe Ülker Genç Erkek Basketbol Takımı, Roma'da oynadığı eleme maçları sonucunda, Barselona'da düzenlenecek "Final Four"'da mücadele etme hakkını abilerinden önce kazandı. Evsahibi Roma'nın takımı Lottomatico ile aynı grupta oynayıp, eleme maçında ise bir başka İtalyan ekibi Montepaschi  Siena ile karşılaşan gençler, futbolcu kardeşlerinin aksine dayak yemeden evlerine dönerek, önemli bir başarının da sahibi oldular.

Davulumuzu zurnamızı anlamayanlar için çaldıktan sonra, gelelim yarın çekilecek olan "Top 16" gruplarına. Çekilecek dediysem lafın gelişi...Bir önceki aşamada aynı grupta oynayan takımların, zinhar bir araya gelemeyeceği ve mümkünse aynı ülke takımlarının da karşılaşmasının istenmediği statüye göre, çok fazla alternatif kalmıyor aslında.

Benim becerebildiğim kadarıyla, muhtemel grup eşleşmeleri (Fenerbahçe Ülker ve Efes Pilsen için) şudur;

Grup X: Panathinaikos - Fenerbahçe Ülker - Unicaja - Partizan
Grup Y: Olympiacos - Caja Laboral - Efes Pilsen - L.Rytas

Maç olsa da gitsek...


Süper Lig'de 2010-2011 sezonunun ikinci yarısı 21 Ocak 2011’de başlayacak. Anadolu’nun akıncı beylerinin palazlanıp, İstanbul futbol surlarına sancaklarını dikmeye başladığı son senelerde, bunca değişime –Gelişimden ziyade, değişim daha gerçekçi sanki.- karşın; Avrupa liglerine bakıldığında, hala en uzun süreli devre arası tatillerinden birine sahibiz.

2005-2006 sezonunda verilen 47 günlük ara ile karşılaştırılınca, 32 güne gerileyen futbol uykumuz, aşık atmaya çalıştığımız liglere göre yine de çok derin. Futbolun beşiği olarak bilinen İngiltere’de ‘devre arası tatili’ diye bir kavram yok. Hıristiyanlarca kutsal sayılan Noel günü 24 Aralık'ta dinlenen İngiliz futbolu, bunun dışında dur durak bilmeden mücadele ediyor. İtalya, Almanya, Fransa, Portekiz ve İspanya’da liglere ortalama üç hafta ara verilirken, bir tek Hollanda bizim gibi “sefa pezevengi”.

Spor sevgisi konusunda pek seçici olmayan bendeniz, futbola verilen uzun arada, canlı maç izleme keyfimi salon sporlarına yönlendirerek özlem gideriyorum. Darısı futboldan başka branş olmadığını sananların başına.

Fenerbahçe Ülker 20:00 Efes Pilsen