29 Ocak 2010 Cuma

Spor İletişim Sertifika Programı 2010

Geçtiğimiz sene 2. kez gerçekleştirilen "Spor İletişimi Sertifika Programı" na katılmaya niyetlenmiş, Kadir Has Üniversitesi'nin tarih kokan Cibali Kampüsü'nün yolunu tutmuştum. Hem onca beklentime karşın sınavdan çakmam, hem de adını neredeyse yılan hikayesi koymak üzere olduğum ve o dönem teslim etmem gereken bir yüksek lisans tezim olması sebebiyle bendeniz katılamamıştım bu harika sertifika programına.

Bu sene işe güçe dalmışken atladığım önkayıt tarihini, geçtiğimiz sene sınava ilişkin yazdıklarımı okuyan birkaç arkadaşın attığı mailler vasıtasıyla öğrenmiş oldum. Sınava girmek için talep edilen 50 TL biraz ilginç olmakla beraber, programı başarıyla bitirenlerin hayallerine kavuşma olasılığı düşünülünce lafı bile olmaz...
Önkayıt son gün: 5 Şubat

Sınav tarihi: 6 Şubat
  
Sertifika programına katılım ücreti, katılımcı başına, programın tamamı için 2.500 TL'dir.   
  • İlk altı (6) sırayı alan katılımcılar tam burs,
  • 7.-12. sıraları alan altı (6) katılımcı (1250 TL'lik) yarım burs,
  • 13.-22. sıraları alan on (10) katılımcı (750 TL'lik) çeyrek burs kazanacaktır.
Son iki senedir programın tanınmasına yaptığım katkılardan ötürü bana teklif edilmesi muhtemel mansiyon bursunu, ilk altıya girmek hususunda kuşkum olmadığından ötürü teşekkür ederek kabul etmeyeceğimi şimdiden belirtmek isterim.
     Bknz:

Australian Open - The Finals

Avustralya'da finalistler belli oldu. İkinci bir efsane geri dönüşün gerçekleşmesine sadece 1 adım kaldı. Henin Zheng karşısında turnuvadaki en rahat maçını oynadı. Bu maçın yarı final karşılaşması olması ayrıca bir tartışma konusu bayanlar tenisi için. 1 saat bile sürmeyen maç Henin için antremandan bile kolay oldu. Zheng için eziyet şeklinde geçti karşılaşma. Sadece 3 winner ile maçı bitirdi dolayısıyla 1 oyun alabildi sadece. Gönlümüz Henin'den yana finali bekliyoruz artık.
Serena ise diğer Çinli Na Li karşısında Henin kadar rahat değildi. İki tie-break ile kazandı karşılaşmayı. Serena özellikle servis performansıyla maçı almasını bildi. Attığı 12 ace'e karşı Na Li sadece 1 ace atabildi ve ilk servisten %86 ile puan çıkarınca finale adını yazdırdı Serena. Kim'in dönüşünde yer alan Serena Henin'in dönüşünde de önemli bir yer edinecek diye umuyoruz.
Erkerklerde ise 1 ve 4 numaranın karşılaşmasını izleyeceğiz finalde. Henin Zheng karşılaşmasının bu taraftaki kopyasıydı Federer Tsonga mücadelesi. Kimse bu kadar kolay olacağını düşünmüyordu ama bir tarafta Federer varsa herşey olasılıklar dahilindedir. Fedex 88 dakikada rakibine servis kırma şansı bile tanımadan bitirdi karşılaşmayı. Her tur oyununu biraz daha yükselten Federer final karşılaşmasında da favori ama bu sefer karşısında US Open 2008 finalindekinden çok daha iyi bir Murray var. Favorimizin kim olduğunu söylememize gerek yok.
Andy Murray - Marin Cilic eşleşmesinde favori olarak Cilic'i göstermiştim ama Murray Amerika Açık'ın rövanşını aldı. İlk seti kazanan Cilic yine mi kazanacak derken 2. setten itibaren Murray mükemmel oynamaya başladı. Yarı finale kadar Murray'den 8 saat fazla kortta kalan Cilic'in oyunu düştükçe Murray'nin de performansı artmaya başladı ve 4 sette karşılaşmayı noktaladı. İki raket te bu performanslarıyla final maçında oynarlarsa harika bir final bizi bekliyor demektir.
Federer'in Avustralya Açık için özel dizayn ayakkabıları. Arkada özel RF amblemi ve yanda 3 şampiyonluğu simgeleyen İsviçre bayrakları.


Bayanlar finali Cumartesi 10:30
Erkekler finali Pazar 10:30

27 Ocak 2010 Çarşamba

Menajerlik Oyunlarının Ağa Babası


İngilizler prömiyer lig denen illeti henüz icat etmemişken, içine futbol kaçmışlara "ada" havası solutan oyunun adıdır "The Manager". Aslında bu oyunun öncesi Alman ligi için olan Bundesliga Manager'dır ama onlu yaşların başında, bildiğimiz golün torr (çift r ile) diye yazılmasından hoşlanmadığımdan mıdır nedir, The Manager'ı tercih edip, QPR ile İngiltere 3. liginden (en alt ligden başlamak şarttı zaten:) başlardım hep.

Taktik ve teknik açıdan bir takım sıkıntıları olmasına karşın, hala bir çok menajerlik oyununda olmayan yığınla özelliğe sahipti bu tarihi oyun. Aynı anda 4 kişinin oynayabildiği oyunda, maç günü gelip çattığında ekran dörde bölünür aynı anda bütün maçlar oynanabilirdi. Gol pozisyonu olduğu vakit, mavi ve kırmızı formalı çubuktan adamlar meydana çıkar, gol olma ihtimali yarı yarıya olan mizanseni canlandırırlardı.

1970'lerde Almanya'da başlayan formaya reklam alma hadisesi, Bundesliga Manager'ın olmaz ise olmazlarından bir diğeri. Forma ve stadınıza reklam alıp, stadınız ışıklandırmasından, seyirci kapasitesine kadar (ayakta seyirci serbest o zamanlar) kararları sizin verebildiğiniz oyunda paranız biterse bankadan ya da komşu takım başkanlarından borç bile alabilirdiniz. Ufak bir faiz karşılığında elbet.... 

İdman yaptırmak konusunda pek fazla alternatifiniz olmamasına karşın, işin özü yeni menajerlik oyunlarının yol göstericisi olmuştu.
Oyuncuların bireysel veya takımın genel formu düştüğü vakit, paranız varsa eğer takımı kampa götürüp eşekler gibi çalıştırmak bile düşünülmüştü oyunda. Hedef maçlar seçip, öncesinde kampa götürmek genelde işe yarardı hatırladığım kadarıyla.
Maçın ardından yayınlanan gazete manşetleri, haftalar ilerledikçe birbirinin tekrarı olsa da, altına iliştirilen yıldız tablosunun yapay zekası ulusal gazeteler için benzer tablolar hazırlamaya çalışan bir çoğundan akıllı idi.
Sözün özü...

Bugüne değin hala oynamadım diyenler, menajerlik oyunu oynadım diye dolanmasın ortalıkta.

Australian Open - Final Four

Avustralya Açık hakkında bugüne kadar tembellikten yazamadık ama artık sona yaklaştığımıza göre birşeyler karalamanın zamanı geldi. 2009 Grand Slamlerinde 4 final 2 şampiyonluk yaşayan Roger Federer sene sonu turnuvasında ve yeni yılda Doha'da Davydenko' ya kaybederek Avustralya'ya geldi. Federer için artık söylenebilecek fazla söz yok. İlk turda Andreev her zamanki gibi zorlasa da 4 sette geçti Federer. Daha sonra çeyrek finale kadar Fedex Hewitt'in de dahil olduğu rakipleri karşısında şov yaparak çeyrek finale kadar geldi. Çeyrek finalde rakip turun en formda ismi ve son iki karşılaşmalarında kendisini yenen Kolya oldu. Nedense herkes Kolya'yı favori gösterdi ama Federer Grand Slamlerde oynamanın çok farklı olduğunu bugün gösterdi Kolya'ya. İlk seti kaybedip ikinci sette de 3-1 gerideyken Federer bir anda oyun kalitesini arttırıp 13 oyun peşpeşe kazanarak 6-3 ve 6-0 ile 2. ve 3. seti kazandı. 4. seti de 7-5 alarak 23. defa arka arkaya Grand Slamlerde yarı finali gördü. Bu kategoride en yakın rakibi Ivan Lendl 10 defa arka arkaya yarı final oynamış. Federer'in istiktarı olağanüstü. Şampiyonluğun yine en büyük favorisi.
Tablonun üst tarafında yarı finalin diğer büyük adayı Djokoviç'ti hatta bu yolda oluşabilecek en mükemmel tablo oluşmuştu Djoker için. Gimeno-Traver, Istomin ve Youzhny'i sakatlıktan dolayı çekilince Kubot rakipleriydi Djokerin. O da zorlanmadan çeyrek finale kadar geldi. Çeyrek finalde ise rakibi 2008' de burada finalde yendiği Tsonga idi. Tsonga'nın çeyrek final yolu Dent, Haas ve Almagro gibi zorlu rakiplerle doluydu ve Tsonga bu maçlarda çok yoruldu. Haas ile 4 setlik, Almagro ile 5 setlik bir karşılaşma yapmıştı. İlk set tie-break ile Tsonga'nın oldu. 2. set tie-breakinde Tsonga çok kritik bir hatayla seti Djoker'e kaptırınca morali bozuldu ve 3. sette Djoker'de oyununu yükseltince 6-1 ile kaybetti. Djoker 4. sette maçı bitirecek derken setin ilk oyununun sonunda Djoker'in midesinde bir problem ortaya çıktı. Sağlık molasını aldı ve soyunma odasına gitti doktor eşliğinde. Döndüğünde ise her halinden rahatsızlığı belli oluyordu Djoker'in. Elinden geldiğince oynamaya çalıştı ama rahatsızlığı engel oldu ve morali de bozuldu. Son sette zaten sadece maçı bitirmek için oynadı ve 6-1 ile biten set sonucu yarı finale Tsonga yükseldi. Djoker yarı finale yükselemedi ama Nadal'ın geçen seneki puanlarını koruyamamasından sonra turnuva sonrası oluşacak yeni tabloda klasmanda ilk defa 2. sıraya yükselecek.
Çeyrek final karşılaşmalarının isim olarak en büyüğü dün oynanan Murray-Nadal mücadelesiydi. Nadal sakatlıklarla boğuştuğu 2009'dan sonra tam olarak hazırım demişti. İlk 2 tur maçlar kolay olduğundan durumu izleyenler için belli olmuyordu ama 3. turda Kohlschreiber biraz salladı Nadal'ı ama o kadar da önemli değildi. Karloviç'e set verse de çok rahattı o karşılaşmada da ama çeyrek finaldeydi esas test. Murray Nadal'a karşı oldukça hazır çıktı karşılaşmaya. Nadal'ın uzun rallilerde topları istikrarlı bir şekilde köşelere vurduğunu bildiğinden atak oynayarak başladı maça. Rallileri elinden geldiğince kısa tuttu, tutamadığı rallilerde de Rafa'nın yıllardır Federer'e yaptığı boğana kadar backhandine vurma taktiğini uyguladı Rafa'ya karşı. Bir nevi Rafa'yı kendi silahıyla vurdu. ilk seti 6-3 ikinci seti de tie-breakle aldı Murray. 3. setin başında ise Rafa bir anda dizini tutmaya başladı. Herkes acaba derken sağlık molası aldı Rafa. Moladan sonra ağrıları geçmeyince kendini riske atmamak için de maçı bıraktı. Murray set kaybetmeden yarı finale kadar yükselmiş oldu. Nadal'ın sorunu maç içinde ortaya çıktı ama artık dizlerindeki sorun kronikleşti maalesef. 2008 Roland Garros ile 2009 Avustralya Açık arasındaki inanılmaz oyununa artık ulaşamayacak gibi gözüküyor.
Son yarı finalist ise sürpriz bir isim Marin Cilic. Cilic'in bir çıkış yapacağı konuşuluyordu ama bu kadar erken bir çıkış kimse beklemiyordu. Herkes ondan ilk 5 tenisçisi olma potansiyeline sahip diye bahsediyordu ama demin de dediğimiz gibi bu kadar erken bir yükseliş beklenmiyordu. Amerika Açık 2009 çeyrek finalinden sonra burada da yarı finali görerek dikkatleri üzerine çekti. Yarı finalin en yorgun ismi ama bir sonraki maça kendini çok iyi hazırlıyor. İlk turda Santoro'yu 3 sette geçtikten sonra Tomiç ile 5 set, Wawrinka ile 4 set, Del Potro ile 5 set ve Roddick ile 5 setlik maçlar yaparak yarı finale yükseldi. Rakibi Amerika Açık 4. turunda 3-0 ile geçtiği Andy Murray. Bu sefer işi daha zor ama bu dakikadan sonra finali görürse sürpriz olmaz. Yarı finalde elenirse bile 14 numaradan 10 numaraya yükselecek.
Boris Becker 2 gün önce NTV'ye verdiği röportajda bayanlar tenisinin kimlik aradığını söylemişti. Bayanlar tenisinin durumu aynen Becker'in söylediği gibi. Henin bıraktıktan sonra Serena Williams hariç kimsenin günü gününü tutmuyor. Kimse için bu mükemmel bir tenisçi olacak diyemiyoruz. Mesela Sharapova bir turnuva harika ertesi turnuva ortada yok, keza Ivanoviç, Safina, Kuznetsova hepsi aynı. Serena Williams'ı hiç sevmesem de istikrarını ve oyununu takdir ediyorum. Turun en istikrarlı ismi. Neyse ki Clijsters ve Henin döndü de tura biraz heyecan geldi. Serena Williams çeyrek finale kadar set vermeden çok rahat geldi. Set vermek bir yana servis kırma şansı bile vermeden gelerek mükemmel bir performans serfiledi. Çeyrek finalde ise karşısında sağlam bir Azarenka buldu. İlk seti kaybettikten sonra 2. sette de 4-0 geriye düştü ama mükemmel bir geri dönüşle tie-breakte 2. seti kazandı. Azarenka bu setten sonra moral olarak yıkılıp son sette hiç birşey yapamayınca Serena sıfıra karşı seti alarak adını yarı finale yazdırdı.
Serena Williams'ın yarı finaldeki rakibi Çinli Li Na oldu. Tarihte ilk defa Çinli raketler yarı finalde olacaklar. Li Na turnuva sonrası ilk 10'a giren ilk Çinli olacak hatta. Çeyrek finale kadar oldukça zorlu maçlarla geldi Li Na. Szavay, Hantuchova ve Wozniacki'yi eleyerek Venus Williams'ın rakibi oldu çeyrek finalde. Karşılaşmada ilk seti vermesine rağmen 2. setin ortalarından itibaren mükemmel bir mücadele gösteren Li Na tie-breakte maçı 3. sete taşıdı. 3. sette ise çekişmeli geçen mücade sonunda Li Na abla Williams'ı eleyerek kardeş Williams'ın rakibi oldu.
Amerika Açık'ta Clijsters'ın yaptığı efsane geri dönüşten sonra gözler Henindeydi. O bıraktığı günden beri turun tadı çıkmıyordu demin de söylediğimiz gibi. Zaten geri dönüş haberi geldiğinden beri herkes heyecanlanmıştı ve Avustralya Açık'ı beklemeye başlamıştı. Henin de yarı finale çıkarak beklentileri boşa çıkarmamış oldu. Daha 2. turda erken final denilen eşleşmede Dementieva'yı eleyince kendi de şampiyonluğu gözüne kestirdi. Kleybanova, Wickmayer ve vatandaşı Clijster'ı eleyen Petrova'yı eleyerek yarı finale kadar yükseldi. Rakip diğer bir Çinli Zheng Jie.
Son yarı finalist ise turnuvanın en büyük sürprizi. Zheng Jie 2008 Wimbledon'da yaptığı yarı finali burada da gerçekleştirdi. 2. ve 3. turlarda Martinez Sanchez ve Marian Bartoli'yi 3 setlik maçlarda yendikten sonra 4. turda da Alona Bondarenko'yu eleyerek çeyrek finalde bir diğer sürpriz isim Kirilenko ile eşleşti. Kirilenko ilk turda Sharapova'yı eleyerek dikkatleri üzerine çekmişti. 4. turda Safina'nın sakatlanıp maçı bırakmasından sonra çeyrek finale çıkan Kirilenko çeyrek finalde Zheng karşısında tutunamadı ve turnuvaya veda etti.

Benim yarı final eşleşmelerindeki favorilerim bayanlarda Serena ve Henin, erkekler ise Federer ve Cilic. Murray çok iyi bir şekilde ilerlese de Cilic'in Amerika Açık'ta yaptığını yine tekrarlayacağını düşünüyorum.

25 Ocak 2010 Pazartesi

Rövanş Zamanı


Kasım ayının ortasında Dünya Kupası bileti için ekstra playoff maçında Sudan'da karşılaşan iki Kuzey Afrika ülkesi, bu sefer Angola'da Afrika Uluslar Kupası finali için karşı karşıya gelecek.

Turnuva, adı ve skoru 4-4' lük olan harika bir maçla açıldı. Ev sahibi Angola'nın 73'de 4-0 öne geçtiği maç inanılmaz bir geri dönüşle 4-4 sonuçlandı. Çeyrek final maçların ilkinde Gana, ev sahibini 1-0'lık sonuçla kupa dışında bırakırken, ikinci maç Cezayir ve Fildişi Sahili arasındaydı. Son dakikalarda Galatasaraylı Keita ile öne geçen turnuvanın favorisi, inatçı Cezayir'in son dakikada kaydettiği gol ile maçın uzamasına razı oldu. Uzatma dakikalarının başında, sezon başında Sivas'ın havasını suyunu beğenmeyip gerisin geri Blackpool'a dönen Bouazza'nın attığı golle ikinci yarı finalist oldu.

Bu akşam oynanan Mısır-Kamerun maçı 170. kez milli formayı giyen kaptan Ahmet Hasan'ın maçı oldu. Biri çizginin bir karış dışına düşen, toplam iki gol atan eski tanıdık uzatmaya giden maçta Mısır'ı Cezayir karşısına 3. yarı finalist yaptı.Afrika Kupasında yenilmezlik ünvanını 16'ya çıkaran son şampiyon Mısır final için Cezayir karşısına çıkarken, benim gönlüm Hassan Shenata'dan yana değil doğrusu...

Gana'nın rakibini belirleyecek olan Zambiya-Nijerya maçı an itibarı ile 0-0 devam etmekte. Ordan kimin çıkmasını isteyeceğimi tahmin etmek için alim olmaya ne hacet?

24 Ocak 2010 Pazar

Fleetwood Town

Arbeiten Arbeiten, Schnell...


Başlığın Almanca olduğuna bakmayın, Almanca bilgim gençlik yıllarından kalma muzır neşriyat ve Kemal Sunal'ın Almanya'da geçen filmlerinden ibaret. İşte o filmlerden biri olan "Gurbetçi Şaban"da, Alman ustabaşını oynayan Baykal Kent, Türk işçilere sürekli böyle seslenirdi.

Cumartesi arifesinde Fenerbahçe'yi izlerken bendeniz, 11 adet "Şaban" ve Patron Hans kostümüne bürünmüş Herr Daum'u gördüm kenarda. Adına futbol sahası demek için, binlerce ahmak şahitin gerektiği tarlada oynanan oyunun hakkını sonuna kadar veren Fenerbahçeli oyuncular, hücum sahasına geçmeleri Hakan Kutlu tarafından zinhar yasaklanmış olan bir ekip karşısında, listesine ulusal gazeteler ve kurumsal bloglardan ulaşabileceğiniz yığınla pozisyon buldular.

Bu kadar kötü bir sahada, bunca mücadele eden ve gerektiği zaman oyunu hızlandırabilen Fenerbahçe ekibi ikinci devrenin ilk maçı itibarı ile beni oldukça umutlandırdı. Antalya kupa maçında 3-1'den geri gelen takımın verdiği sinyallerin, Sivas deplasmanında artarak devam etmesi dileğiyle...

Fenerbahçe 3-1 Denizlispor

PS: Gurbetçi Şaban'ın tümüne bu linkten; http://sinema69.blogcu.com/gurbetci-saban/6692492
meşhur Yılmaz Vural sahnesine ise burdan ulaşabilirsiniz.