6 Şubat 2010 Cumartesi

" Pazar'ın Ertesi" # 18

"Balzac" göçüp gideli tam 9 sene oldu ama ardında yığınla ölümsüz şaheser bıraktı. Mekanı cennet olsun...
Ülkede devamlı yağmur yağarmış...

Hem de az buz yağmur değil, bardaktan boşanırcasına yağarmış. Yağmur böyle yağınca da insalar ürkek olurmuş, insanlar olayları yargılayamazlarmış, insanlar başlarını yukarı kaldırıp olan bitene bile bakamazlarmış.

Başkan bu tufana, bu kesilmeyen sağanağa dua edermiş. İnsanlar başlarını yukarı kaldırıp bakamıyorlar ya, insanlar çevrelerinde olup bitenleri yargılayamıyorlar ya, işleri dilediğince yönetiyormuş.

Tutmuş trafikçileri körlerden yapmış. Ülkede ne kadar diploma varsa yırtmış. Gerçek cübbelileri karar sandalyalarından indirip, yerine mübaşirleri atamış. Bankaların genel müdürlük masalarına cepçileri üşüştürmüş. Hakkın aranacağı yerlere sağırları oturtmuş. Hazine dairesine üç kağıtçıları, darphanelere azılı kalpazanları, yüksek yerlere hep sürüngenleri yerleştirmiş.

Kısaca hep yağmura güvenmüş, hep yağmurun yağacağına inanmış sayın başkan! İnsanların başlarını kaldıramayacaklarına, insanların hiçbir şeyi yargılamayacaklarına inanmış.

Ve bir gün yağmur kesilmiş! Etraf günlük güneşlik olmuş. Etraf günlük güneşlik olunca da, arkasından başka bir şey olmuş.

Tutup başkanı avanesi ile birlikte asmışlar.

16 Ekim 1968 (Yağmur Kesilince, Tercüman)

Hiç yorum yok: