9 Ekim 2009 Cuma

Al Sana 11

Birçoğunuz gibi ben de gazeteyi sondan başlayarak okuyanlardanım. Spor sayfalarına tez zamanda ulaşmak için edinilen bu alışkanlığın bir futbol dergisini okurken de devam etmesi ilginç gelebilir ancak hele sorun bir niye...

FourFourTwo'nun her sayıda bir futbol büyüğümüze oluşturttuğu rüya 11'leri görmek için, dergiyi okumaya da sondan başlıyorum artık. Bu ayki futbol büyüğü, Galatasaray'ın rüya takımının yükünü çeken Suat Kaya, ve oluşturduğu ilk 11 aşağıda kırmızı ile yazılı olmayan isimler.
Kırmızılar benimkiler. Suat Hoca'nın ilk 11 ve yedeklerini görünce, rüya 11 tabirinde vurgulanan rüyanın kıçımız açıkken de görülebileceğine kanaat getirdiğimden, dün gece yorgansız yatıp aşağıdaki kadroyu oluşturdum.
  • Julio Ceasar: Inter'in Brezilyalı kalecisi hemfikir olduğumuz 3 isimden birisi. Petr Čech mi Ceasar mı diye çok düşündüm ama hocamın bir bildiği! vardır diye aynı isimde karar kıldım.
  • Gökhan Gönül: Hücum yeteneğine sahip bek dünyada bir elin parmaklarını geçmezken, Gönül Fenerbahçe ve Türk futbolu için inanılmaz bir şanstır. Azıcık boydan kısa gız annem ama hop ninnayı ninnayı .
  • Ben: Rüya benim arkadaşım, kendimi koymayayım da seni mi yazayım kadroya. Bunun yanı sıra hak ettiğimi de düşünüyorum. Biraz kondisyon zaafıma karşın, hamle zamanlamam ve üst düzey oyun zekam sebebiyle bu açığımı rahatlıkla kapatabilirim.
  • Ferdinand: Benim yazdığım Rio olanı. Suat Hoca'nın ki Les Ferdinand olabilir. Günahını almak gibi olmasın.
  • Paolo Maldini: Bıraktı biliyorum ama oğlu Christian gelipte alana dek o formayı, benim için sol bekin soyadı Maldini'dir.
  • Gerrard: Aklın yolu bir...
  • Fatih: Bizim şirket takımının beyni. Bostancıspor'da lisanslı top oynayan, iki ayağına da hakim tam bir orta saha oyuncusu.
  • EBU: Eyüp Batu Ural. Her ne kadar yağmurlu günlerde maç ve idmana çıkmasına engel kronik faranjit sahibi de olsa, raket gibi sol ayağı ve fizik gücüyle mevkisinin en iyisi.
  • Devrim Yılmaz: Beyni Manchester Üniversitesi'ne göçmüş, bilekleri bizim halı sahalarda kalmış, en az Arda Turan kadar enine top oynama becerisine sahip ve kaleyi gördüğü yerden topa vurabilen Dr. futbolcu.
  • Kaya Kurşun: Zlatan mı Kaya mı diye çok tereddüt ettim ancak Kaya yakinim olduğundan son kararım Kaya Kurşun.
  • Hiko: Bizim Hiko. Okul takımı hocası vakti zamanında kaçırdığı bir golden sonra; "inek koysam oraya atardı" mealinde kırıcı yorumlarda bulunsa da benim her daim futbol yeteneğinin arkasında olduğum kardeşim. Elin Amerika'sında formunu korumak adına her Salı oynadığı halı saha maçları da cabası.
Suat Kaya'nın Yedekleri:
  • Leo Franco (GS)
  • Kewel (GS)
  • Kazım Kazım (FB)
  • Nizamettin (Manisaspor)
Benim Yedekler:
  • C.Ronaldo: Topçu dediğin efendi olacak. Bunda o eksik. Yedekten ancak girdi rüyama.
  • Messi: Boyu kısa ve Barcelona'da oynuyor. Yarım Arda ya eder ya etmez.
  • Murat Toprak: Bizim sınıf takımının kalecisi. Refleksleri süper.
  • Yasin Karaca: FM'nin en overrated oyuncularından biriydi. Sonra ne oldu bilmiyorum, ama kadromda her zaman yer verebilirim.

8 Ekim 2009 Perşembe

Blogger Ugan

Geçenlerde Murat Türker'in blog Desportivo'da gördüm. Sabri Ugan'da bizlere katılmaya karar vererek, Su'dan Sayfalar adı altında yazmaya başlamış. Kalıcı olması dileğiyle kendisine ait olan incilerden biri olduğu rivayet edilen bir efsane ile bitirelim postu...

#7994453

- milan’ın kalesini dida’nın yerine bu gece abbiati koruyor.
- sevgili seyirciler sizlerden özür diliyorum. kalede abbiati değil, fiori var ama gerçekten abbiati’ye de çok benziyor!
- tekrar özür diliyorum. abbiati zaten milan’dan gitmişti. dida’nın yedeği olunca takımdan ayrılmıştı.

Reklamın iyisi kötüsü olmaz Sabri Ağabey.)

PS: Tez zamanda Emre Tilev'de yazmaya başlamaz ise, facebookta Emre Tilev'de blogger olsun diye grup açmayan namerttir...

Profesör Alex Vs. Arş.Gör. Deniz Barış

Deniz Barış'ın hem hayata karşı duruşunu hem de bir çoğunuza garip gelse dahi futbolculuğunu beğenirim ve arada sırada satır aralarında belirtirim bu durumu. Konuya ilişkin fikirlerim sabit ancak bu fotoğrafı görünce dikkatimi çekeni sizlerle de paylaşmak istedim...
İdmanda mücadele eden iki oyuncudan, Alex'in yüzündeki neşe ve rahatlığın aksine Deniz Barış'ın yüzündeki endişe ne kadar ortada. Biri akıl küpü, disiplinli, kendine güveni sınırsız, kürsüsünde rakipsiz ve genç yaşta akademik kariyerinde zirve yapmış profesör misali işini yaparken, bir diğeri çalışkanlığı, hırsı ve iş disiplini sayesinde elde ettiği akademisyen kimliğini, kariyerinin sonu yaklaşırken hala aynı sıfatla sürdürsede halinden memnun, yaptığı işe aşkla bağlı ancak bölüm başkanının karşısına çıktığı vakit hala ilk günkü kadar heyecanlı ve tedirgin.
Deniz Barış'a hak vermemek mümkün mü?...
Hangimiz patronu ile ilişkisini enseye tokat kaideye parmak düzeyine ulaştırabildi bugüne kadar.

5 Ekim 2009 Pazartesi

Sizin Stadyum

Alex mi Hagi mi konulu tartışma sürerken, gayet kendinden emin...

LT: " Hagi, Real Madrid ile Şampiyonlar Kulüpler Kupasını kazanmadı mı?!..."

Karpat Dağları İspanya'ya kadar uzansa belki ama boyu yetmemiş be Tüzemen.

Bak Sen...

" Şampiyonluğun iki önemli adayı Glasgow Rangers ve Celtic Glasgow'da karşılaştı."

100 küsür senedir olduğu üzere...

4 Ekim 2009 Pazar

Topal Futbol

Biz İstanbullular hep şikayet ederiz İstanbul'da yaşamaktan ama 3 gün ayrı kalınca trafiğini bile özleriz. Bir şehir düşünün tarfikte kaldığınız vakit kafanızı çevirdiğinizde bir tarafta Kuleli, karşısında Çırağan...
Hadi İstanbul'un günahlarının yanında yığınla sevabı var, spor medyamıza ne demeli. Kimin bahşettiği belirsiz olan duayen sıfatının ardına saklanıp yığınla komplo teorisi üretirler, hepsi safsatadır onlarda bilir ama utanmaz sıkılmazlar. 2 günde Arda'yı Messi yapar, 6 haftada asrın takımı payesini iliştirirler. Gün gelir üst üste iki olumsuz sonuç alınınca suçlu aramaya başlarlar.
Çünkü onlar spor yazmaz, skor yazarlar.