30 Eylül 2009 Çarşamba

Mağlubu Anlatmak

Kıraat Edin Dostlar dedik çok değil bir ay önce. Hayıflandık birde üzerine, ilgisizlikten serinin 3. kitabından vazgeçildi diye. Yorum yapan bir arkadaş Eylül, Ekim gibi çıkar demiş idi ama ben pek inanmamıştım ne yalan söyleyeyim.

İlk iki kitap 1. baskıdan ötesini görememiş, toplasan 2000 bin tane satılmamışken kim basar üçüncüsünü...
İletişim Yayınları tamamlamış görevini. Dün Ekim ayının 4-4-2' sini karıştırırken gördüm gözlerim açıldı. Eylül 2009'da serinin 3. ve son kitabı, Mağlubu Anlatmak ilk baskısını yapmış.
Gözün aydın İslam Baba.

Mikrofonlarımız Kayseri'de!...

Neymiş efendim eski kafalıymışım. Bu devirde radyodan maç dinlemekte neymiş...
Bilmez ki böyle söyleyen teknoloji sapkınları, merkez stüdyodan "Mikrofanlarımız Kadıköy'de" anonsunu duyunca bu bedenin içine giren heyacanın güzelliğini.

Taraftar olanın uğurları vardır. Biricik hanımla Aşk Tutulması'nı izlemeye gittiğimiz vakit, esas oğlanın maç izlerken düştüğü halleri gördükçe, bir bana bir perdeye bakarak gülmekten kırılıp böyle insanlar olabildiğine kanaat getirmişti sonunda. Aziz Yıldırım'ın ilk şampiyonluk yılında benim uğurum radyo idi. Evde şifreli yayın, bende kahvede-barda maç izleyecek edep olmadığından zorunluluktan başlayan radyodan maç dinleme hadisesi her geçen hafta keyife dönüşmüştü. Radyo spikerinin yönlendirmeleriyle, her maç Kenan Evren tarafındaki kaleye atılan golleri veya Rapaic'in maratonun çatısının gölgesinin düştüğü kanattan gizli saklı geliştirdiği akınlarını kafamda oynardım.

Ligin son maçı geldi çattı. Ağabeyim delilik etme gel son maçı izle bari diye elimden tutup götürdüğünde huzurumu radyonun yanına bırakmış gibiydim. İstanbul'da Trabzon golleri yemekle meşgulken, birde üzerine Samsun'da mağlup duruma düşünce biz, koşarak radyonun yanına gidesim geldi de Revivo firikiği doksana takarken bacak bacak üzerine attığımdan pozisyonumu değiştirmeme uğurum, radyo toteminin önüne geçti.
Velhasıl kelam... Radyodan maç dinlemeye bayılırım.
Tatil dönüşü haftanın son maçlarının, son yarım saatini radyodan dinledim. Oynanan 3 maçın dönüşümlü yayınını Trt Radyo 1'den dinlerken zihnimi meşgul edenleri 2-3 gün gecikmeyle dahi olsa toparlayıp yazdım. Kayserispor - Kasımpaşa maçını anlatan muhtemelen benle akran genç radyo spikeri arkadaşa radyo sevdamı bana hatırlattığı ve bu yazıya vesile olduğu için teşekkürlerimi ilettikten sonra, gelelim asıl mevzuya.

Pazar akşamı Galatasaray maçı dışında, aynı saatlerde Denizli-Manisa ve Kayserispor-Kasımpaşa maçları oynanmakta idi. Ali Samiyen'den yapılan yayın, dakika ve skor almak için dalga boyunu Anadolu'nun iki şehrine uzatırken her bağlantıda benim şaşkınlığım daha fazla arttı. Saatlerdir araba kullanmanın yorgunluğundan olsa gerek, Kayseri'nin rakibinin Kasımpaşa olduğunu unutmuş ve haklı olarak merak etmekteydim. Mikrofonlarımız Kayseri Kadir Has Stadın'da anonsunu her duyduğumda, ismini 2 gündür aramama karşın bir türlü öğrenemediğim spiker arkadaş bu sefer söyler heralde dedim ancak hep aynı cümleyi duydum...

"Kayseri'de golsüz eşitlik devam ediyor."

28 Eylül 2009 Pazartesi

Cimbom es Verdi...

Birisi elbet atmıştır diye, akşama kadar bekledim beyhude... Ne varsa bloggerlarda var, ayda 4 post giren, 2 aydır yazan çalçene arkadaş kullanmış aynı başlığı ama valla benim daha önce aklıma gelmişti:)

Galatasaray 1-1 Eskişehir