8 Ağustos 2009 Cumartesi

A Milli Turacı


Fatih Terim'in milli takımlar teknik direktörlüğü kariyerindeki (Vedat İnceefe dahil!) en isabetli tercihlerinden biri olmuş Önder Turacı.

Ersun Hoca tarafından henüz Fenerbahçe'ye transfer olmadan A milli takıma çağırılan Önder Turacı; 2 Kore 1 Belarus maçında oynadıktan sonra daha önce Belçika A Milli Takımı'nda oynamamasına rağmen 21 yaşından önce Türkiye'de oynama kararını FIFA'ya bildirmediği için ay-yıldızlı formayı giymesi engellendi. Belçika'dan gelen teklifleri geri çevirip sabırla bekleyen Önder Turacı sonunda muradına erdi. Fifa'nın çift pasaport taşıyan oyuncularla ilgili kuralı değiştirmesiyle Turacı'nın önü açıldı.

Hiç abartmıyorum beni çağırsalar milli takıma bu kadar sevinirdim heralde...

6 Ağustos 2009 Perşembe

15 $'a Düz Koşu

Cuma'yı Cumartesi'ye bağlayan gece Real Madrid Amerika turnesi kapsamında MLS ekiplerinden Toronto ile karşılaşacak. Sporu nakte dönüştürmek konusunda emsalsiz olan Amerikalılar Real Madrid'in maçtan bir gün önce yapacağı idmanı seyirciye açmış. 15 dolar verip de idman izlemeye kaç kişi gidecek bakalım...

(C.tesi) Toronto 02:30 Real Madrid (Trt 1)

4 Ağustos 2009 Salı

Bir Soru

Şu resim aylardır arşivimde. Futbolcuyu çocuk gibi azarlayan hakemlerin ibret alması için ne zamandır bir posta konu edeceğim ancak hakemin ismini bilmediğimden bir türlü yazamamıştım. Filip Deams, Burhan ve Baki Mercimek'in kış aylarında karşılıklıklı oynadığı tüm maçları taramama karşın ben sonuca ulaşamadım.
Belki bilen vardır aranızda bu sevecen hakemin ismini?..

Obafemi Martins

4 sezon Inter, 3 sezon Newcastle United ve şimdi son Bundesliga şampiyonu Wolfsburg ile yapılan 4 senelik sözleşme... Henüz 25 yaşında ve ilginç bir kariyere sahip şimdiden Obafemi Martins. Son 4 senelik imzasını La Liga'dan bir ekibe atar ise Nijeryalı oyuncu, Avrupa'da oynamadığı kalbur üstü lig kalmayacak bu gidişle.
PS: wikipedia'nın yalancısıyım. Adam her iki takımlada 88'şer maça çıkıp,28'er gol kaydetmiş. İstikrar dedikleri bu olsa gerek.

3 Ağustos 2009 Pazartesi

Son Yolculuk

Başta benim biricik kuzum olmak üzere evdeki hatun kişiler kazan kaldırmaya başlamıştı son aylarda. Fb Tv, NtvSpor ve belgesel kanalları harici televizyon kanallarının varlığını inkar eden tavrımız ve tv kumandaları üzerinde ki mutlak hakimiyetimiz onlar için çekilmez hale getirmişti sihirli kutuyu.

Brezilyalılar'ın transferi açıklandığı akşam, manasız FbTv alışkanlığımızın karşılığını aldık. Oyuncuların golleri dönmeye başladığı vakit, bütün evi susturdu. Ulu Camii'den yayınlanan mevlit kandilini izlercesine sessizce izledik hepberaber. Son aylarda iyiden iyiye azalan sesi, Fenerbahçesin'den aldığı moralle gürleşti ve "Çok iş yapar bunlar, hem gençlerde. Satar para bile kazanırız. Di mi?.." dedi.

Evet baba, çok iyi topçular dedim. Onay bekleyen gözlerinin içine bakıp da hayır demenin mümkünatı vardı sanki...

Perşembe'yi Cuma'ya bağlayan gece dağlar kadar sabır gerektiren sürecin başlangıcı oldu bizim için. Maaile hastanenin önünde yükselen ateşin düşmesi için dua ederken, günler geçtikçe bizim içimize düşen ateş alevlendikçe alevlendi. Cumartesi akşamı Fenerbahçe-Bolu maçını hastanenin karşısındaki dükkanda izlerken, kayınbiradere "Abi Honved maçını da burda izleriz artık Perşembe akşamı..." dedim... İçim buruldu ve toplamak için ".... inşallah o güne kadar çıkar babam hastaneden..." derken, abim "Daha uzun zaman burdayız." dedi uzun bir of çektikten sonra.

Perşembe akşamı babam çıktı gerçekten hastaneden. Abimin dediği gibi bizi haftalarca bekletmedi hastane kapılarında. Kıyamadı belki de başta kızına sonra bizlere. Guiza golleri atarken Macar kalesine; o beyazlar içinde, en metanetlimiz bile göz yaşlarına boğulmuş yollara düştük bir kez daha. Teşbihsiz son yolculuktu bu yaptığımız.

Kara kızın bana emanet, Fenerbahçen milyonlara. Rahat uyu...