19 Haziran 2009 Cuma

Nadal Wimbledon'da Yok

Wimbledon öncesi tartışılan tek konu Rafael Nadal'ın turnuvada yer alıp alamayacağıydı.Maalesef Wimbledon'da Nadal yok.Dizlerindeki sakatlık izin vermedi Nadal'a.Avustralya'dan sonra dizlerini dinlendirme fırsatını bir türlü bulamayan Nadal önce Madrid'de, sonra Roland Garros'ta kendini zorlayınca toparlanamadı.Roland Garros'tan sonra Wimbledon'a hazırlanmak için 2008'de kazandığı Aegon'dan çekildi.Bu sürede Wimbledon için hazırlanan Rafa kendini test etmek için dün Hewitt bugün ise Wawrinka ile hazırlık maçları yaptı ama iki maçı da kaybetti.Maçları kaybetmesi bir yana Rafa'nın maç içindeki görüntüsü sıkıntısının ne kadar büyük olduğunu belli ediyor.
Bugünkü "Wimbledon'dan çekilme kararı kariyerimdeki en zor karardı.Son birkaç haftaya göre daha iyiyim ama hala %100 performansımı yakalayamadım.Bir turnuvaya girerken amacım kazanmaktır fakat şu an kazanmaya hazır olduğumu hissetmiyorum." diyerek turnuvadan çekildiğini açıkladı.
Geçen seneki efsanevi finalin ardından bu sene finalde yine Federer - Nadal maçı izlemek hepimizin hayaliydi ama bu hayalimizi 1 sene ertelemek zorunda kaldık.

Altın Eldiven

Fifa Konfederasyonlar Kupası Güney Afrika'da devam ederken benim kısmetime 2 Mısır maçı düştü. Brezilya'dan 90'da tartışmalı bir penaltı ile yedikleri gol sonucunda 4-3 mağlup oldukları ve İtalya karşısında tek golle galip geldikleri maçları izleme fırsatı buldum ve Mısır takımını sevdim.
Özellikle İtalya maçında çok iyi oynayan Mısır'ın kalecisi Essam Kamal El-Hadary fifa.com'un altın eldiven anketinde açık ara Buffon'un önünde olunca meraklısı için arşivden oyuncuyla ilgili aşağıdaki yazı çıktı.

Bizim Faruk Gürsoy'un (Richard Kingson) Wigan Athletic'e transfer olduğunu öğrenipte King Richard niyetine başladığım yazı (başlığını bile atmıştım) beni Mısır'ın efsanevi kalecisi El-Hadary'ye ulaştırdı. 12 senede 500 kereden fazla Al-Ahly forması giyen , defalarca Mısır ligi şampiyonluğunu kazanan , 3'er kez Afrika Şampiyonlar Ligi ve Afrika Süper Kupasına ulaşan ;milli takım kariyerinde 3 kez Afrika Uluslar Kupasını kaldırıp bunlardan ikisinde turnuvanın en iyi kalecisi seçilen bu oyuncu için efsanevi nitelendirmesi abartılı olmasa gerek.
Bu kadar övdük sıra geldi yermeye...

Ardakaşım Eş Arkadaşım Şek

Kötü geçen futbol sezonunun ardından Fenerbahçe Spor Kulübü basketbolla nefes aldığından ötürü, soluksuz kalmamak adına yerimizi almış idik play-off serisinin başında. Kendimi bildim bileli çubuklunun tarafında olan bendenizin final serisinin ilk maçından önce yazdığı ile serinin son maçının ardından bazı arkadaşlarda infial yaratan yazı dahil tüm postlar taraf olmanın gereğine ihanet etmeyen metinlerdi.
Son maçın öncesinde Döve Döve Yenmeyen Bizden Değil diyen bir adamın, maçın ardından "aaa hiç yakıştıramadım Fenerbahçe taraftarına..." mealinde sanki kendi başka taraftaymış gibi şeyler zırvalaması samimi mi olacaktı sizce?
Vurun abalıya mantığının hakim olacağını bildiğimden ve Fenerbahçe üzerinden Türk basketbolunu kurtarmak için üretilecek sahte senaryolara tepki olarak sakınmadan, iki kere düşünmeden klavyede can bulan yazdıklarımın sonuna kadar arkasındayım.
Benim asıl üzüldüğüm blog yazan insanların, Aydın Doğan'dan maaşlı köşe yazarı mantığıyla hareket ederek ortaya koydukları popülist yaklaşımlar. Sizi bilmem ama ben para kazanmıyorum arkadaşlar bu işten, okur gücenir mantığıyla yazanların tez zamanda emeklerinin karşılığını maddi olarak almaları dileğiyle basketbol sezonuna kendi adıma noktayı koydum.
PS: Sırtında ki yük ağır gelipte şaha kalkan eşek benim üzerine alınanın üzerinden aldım peşin peşin.

18 Haziran 2009 Perşembe

Buna da Şükür

Ülkenin yarısından çoğu Efes taraftarı ve basketbol uleması, bizim taraftarın büyük çoğunluğu ise sağduyu sahibi. Bırakın bu işleri...
Ergin Ataman hakettiği payeye maç sonunda kavuşmuştur. Kaya Peker ve Kerem Gönlüm ise fiziki üstünlükleri sebebiyle kaçmayı başarmış ve yiyecekleri sopayı başka maçlara ertelemişlerdir.
Fenerbahçe Ülker'i hala Ülker sanan zihniyet, tribünde oturan taraftarı da kendi seyircileri misali fabrikadan otobüslere doldurularak seve seve yerini alan firma personeliyle karıştırmanın bedelini ödedi. Fenerbahçe çomak sokana dek tekerlerine, kendin pişir kendin ye modeliyle körler sağırlar birbirini ağırlar misali 150 kişiye oynanan finallere alışık firma son 2 sene yaşadıkları hüsranın ardından bu sene var güçleriyle şampiyonluğu kazandılar. Beko Basketbol Ligi'ni kazanan takımı tebrik eder, kapanana dek aynı azim ve kararlılıkla euroleague düzeyinde mücadelerini sürdürmelerini temenni ederim.
Fenerbahçe 76-79 Efes Pilsen

16 Haziran 2009 Salı

Döve Döve Yenmeyen Bizden Değil

Bu oyunun kendi tekellerinde olduğunu sananlar geçmişten günümüze kapanıp giden nice müessese kulüplerini unutup, milyonlarca taraftarının sevgisinden başka kazancı olmayan bir spor kulübünü karşısına almayı göze aldıysa eğer;
Her türlü provakasyonun mübah, dirsek atmanın legal, kendini yere atmaların işe yaramayacağı, spor adına yüz karası bir maç oynansın yarın akşam Abdi İpekçi'de.
Kazanan Fenerbahçe, hem kaybedip hem de dayak yiyen Efes Pilsen olsun.
Şampiyonluk kaybedilebilir, ama serinin 7. maça taşınması şart ve sonuna kadar burunlarından getirmek her Fenerbahçeliyim diyenin boynunun borcudur bu satten sonra.

"Toplarını" alıp gidene dek...

Fenerbahçe 20:00 Efes Pilsen
PS: 1991 senesindeki tarihi şampiyonluk karesinde kaptan Aliço'nun yanındaki kolormatik gözlüklü zat-ı muhterem dönemin futbol şubesi sorumlusu.

15 Haziran 2009 Pazartesi

Efes Pilsen Duruşu?

Kuzen Pazar akşamı evlenince bizim maçı izleme şansımızı elimizden aldı. Ufak kuzen Puşkaş ise telefonun diğer ucunda sağolsun izlemiş kadar içine soktu beni maçın. Maçın bitmesine yakın telefonum çaldı ve aşağıdaki diyalog gerçekleşti:

Ben Uche: Hayırlı bir şey söyle...
Kuzen Puşkaş: Verdi maçı şerefsiz verdi!
BU: ?
KP: !!!

Hakemlerin serinin başından beri tavrı belirleyici oldu. İşlerine gelince sert oynattılar, gelmeyince her temasa çaldılar. İşin ilginç yanı bu tavırları nedense hep çubuklunun aleyhine oldu. Kaya Peker, oyunun adı futbol olsa her maç biri kendini yere atmaktan diğeri rakibinin formasını çekmekten çift sarı kartla oyun dışı kalacakken bizim üst düzey hakemlerimiz faul bile çalamadılar Kaya'ya. Çalınan son kasti faul işin kreması ancak benim konuya ilişkin fikrim serinin altıncı maçında bu sefer kantarın topuzunu Efes'in başına vuracak olan mhk'nin askerleri, serinin son maça taşınmasına yardım edecek ve son maçta bu sefer ortaya yönetmeye çalışacaklardır. Becerebilecek meziyete sahipler mi oda ayrı bir tartışma konusu.

Kapağın ters dönmesi umuduyla...

Efes Pilsen 74 - 68 Fenerbahçe

PS: Alper Öcal (Lambuja) kurala ilişkin muhteşem bir yazı kaleme almış. Okuyupta anlamak isteyenler için Lambuja'nın altında saklı.

Yıldırım Olsun Taştan Olsun...

...diyen kardeşler olacaktır kazara gelen şampiyonluktan sonra, ama iyi düşünsünler derim ben.