21 Mayıs 2009 Perşembe

Davay Davay

Benim futbolu sevdiğim kadar futbol da beni seviyor sanırım...
Uefa final biletleri elde kalıpta yurt içine tekrar satılmaya başladığı vakit yaşadığım bir günlük kararsızlıktan sonra bizim stadda kupa finali izleme hayali suya düşmüştü. Bizde ailecek hem stada yakın olmak hem de neredeyse 20 senelik (boru değil 20) kankaya yardım edebilmek için işten çıkıp koşa koşa Ciğerimin Köşesi'nin yolunu tuttuk. Alamanlar Rıhtım civarına yönlendirilince Kalamış civarına yollanmış Ukraynalılar maça 20 dk kalana dek dükkanı alt-üst ettiler sağolsunlar...
Maçın başlamasına azıcık kalmış, oturmaya birazcık fırsat bulabilmişken yukarda görünen iki maraton üst biletini maça gitmek yerine bira içmeyi tercih eden bir Alman'dan iki bira karşılığında edinip biletlerle kesişmeye başladık.

Yorgunluktan ayakta duracak halim olmasa da biletlerin boşa gitmesine gönlüm el vermedi ve ilk golle beraber mabede adımlarımızı attık. Naldo'nun yalandan frikiğiyle skor eşitlense de Lucescu'nun takımı beni utandırdı. Diegosuz Bremen'in bizim beter Fenerbahçe'den farkı yoktu. Maçtan sonra gelecek ecnebilere hazırlık yapıp, patronu kızdırmamak için 75. dk sularında stadı geldiğimiz gibi vakitsiz terkettik.

Gün boyu yukardaki gürültüyü çıkaran Shakhtar'lılar kazanılan kupanın ardından gece işin iyiyce bokunu çıkardılar. Allah'tan hatunları çok güzel yoksa hiç çekilmezlerdi...)

20 Mayıs 2009 Çarşamba

İstanbul 2009

Mircea Lucescu'yu günahım kadar sevmem. Saha sonuçlarının kölesi günün "skorseverleri" ise bayılırlar benim aksime Rumen hocaya. Karakteri veya söylemleri bir kenara, Lucescu'nun futbol adı altında oynattığı kateneçyo taklidi oyun kandırcamadan ibaret bir asma kilit sistemi. Bremen kilidi erken açmayı becerebilirse keyifli olmaya aday olan maç, aksi halde penaltılara kadar giden bir futbol sıkıntısına dönüşebilir bu akşam stadların en güzelinde.

19 Mayıs 2009 Salı

Gruba Gel

Rıdvan Hocam Hacettepe ile Gençlerbirliğinin ligin son haftalarında karşı karşıya gelmesinden duyduğu rahatsızlığı açık yüreklilikle dile getirdi geçtiğimiz haftalarda. Komplo teorileri üzerine kurgulanmış bir ülkede yaşayan yöneticilerin bu konularda daha hassas davranmalarının gereği aşikar. Türk futbolunun en üst basamağı olan sözüm ona süper ligde bu hassasiyet yokken, alt liglerde kim bilir neler oluyordur diyenler için yorumsuz aşağıdaki tablo;

Takım O P
1.KASTAMONUSPOR 31 58
2.ARAKLISPOR 31 47
3.GÜMÜŞHANESPOR 31 45
4.SÜRMENESPOR 31 43
5.BULANCAKSPOR 31 39
6.ÜNYESPOR 31 37
7.ERZİNCANSPOR 31 34
8.D.Ç.DİVRİĞİSPOR 31 24

3. Lig 4. klasman grubunda ki 8 takım yukarda. Son 2 sırayı alacak ekiplerin profesyonelliğe veda ederek amatör kümenin yolunu tutacağı grubun 5 takımı Trabzon bölgesinden.

18 Mayıs 2009 Pazartesi

Murat Şahin - Uche Okechukwu

Hayat garip tesadüflerle dolu...
Futbolcu için en şanssız sakatlıkların başında gelen ayak kırılması eski Fenerbahçeli kaleci Murat Şahin'i bulmuş dün akşam. 1999 senesinde Rüştü'nün eline diken battığı için eldivenleri eline geçiren Murat, Uche ile yaşadığı şanssız çarpışma sebebiyle Nijeryalı'nın ayağının kırılmasına sebep olduğunda Uche 32 yaşında idi bugün ayağı kırılan Murat ise 33.
Koşup gitmiştik Acıbadem Hastanesinin önüne Uche'yi görebilmek için maçı unutup. Ayağı 3 yerden kırıldığı ve yaşı sebebiyle tam olarak iyileşmesinin vakit alabileceği, eski performansına ulaşmasının ise imkansız olduğu yazıldı o günlerde savunma oyununun benim dünya gözüyle izlediğim en büyük sanatçısı için. Uche, iyileşti ve takip eden 3 sezon Fenerbahçe formasını 37 kez ( Alper Duruk sağolsun) giydi. 1 tanesi muhteşem Gaziantep geri dönüş maçında (bknz:Uche ve Gol Uche ve Gol) olmak üzere toplam 7 gol daha attı ve Mustafa Denizli ile şampiyon olan takımın en önemli oyuncularından biriydi. Fenerbahçe'den ayrıldıktan sonra 4 sezon İstanbulspor'da bildiklerini genç oyunculara öğreten Uche Okechukwu iş disiplinin ne olduğunu dosta düşmana gösterdi.

Fenerbahçe ve İstanbul çocuğu olan Murat Şahin'in de tez zamanda iyileşeceğinden şahsım adına kuşkum yok.

Geçmiş olsun Murat...

Celtics'e mi kastın arkadaşım?

Sabaha karşı sonuçlanan konferans yarı finali serilerinin son maçında Magic, Celtics'i hemi de Boston Garden'da mağlup ederek (101-82) konferans finaline adını yazdırmış. Sabah 5 gibi çişe kalkıp, maçın son periyodu için niyetlensem de sıcak yatak, maç keyfinden baskın çıkınca izlemek kısmet olmadı.
Bileğimi kesseniz yeşil-beyaz akar saçmalığında bir durumum olmasa da, Celtics sempatizanı olduğumuz aşikar ancak serinin son maçında 4/5 3 sayı isabeti, 12 asist, 5 riband toplam 25 sayıyla sahanın en skorer oyuncusu bizim oğlan Hidayet olunca, "Garnetsız" ancak buraya kadar gelebilen Celtics'in elenmesini hayra yormak için sebep sahibi olabiliyormuş insan.
Bizim playoff ağacı ise konferans finallerine kadar aradaki turları ihmal edersek, 1 yaklaşık sonuçla bugüne geldi ve finali de tutturacağız sanki bu gidişle...

17 Mayıs 2009 Pazar

Kara Gömlek İş Başında

Ligin sonu yaklaştıkça "ak gömlek kara gömlek" iyiyiden iyiye ortaya çıkmaya başladı. MKE Ankaragücü deplasmanında Beşiktaş maçını yöneten Tolga Özkalfa istisnasız tüm takdir haklarını Beşiktaş için kullanırken, Avni Aker'deki maçta Hüseyin Göçek maçın uzatma dakikalarında duran top harici kaleye yaklaşması olası olmayan Karadeniz ekibi için yarattığı serbest vuruşla Bursaspor'lu topçuların emeklerini çaldı.