17 Ocak 2009 Cumartesi

Ütopya

Bir futbolcumuz olsa; Rıdvan kadar fuleli, Oğuz kadar akıllı, Lefter gibi penaltı atan, Uche kadar güçlü, Tuncay kadar hırslı, Lazetic kadar hızlı, Ümit gibi kaptan, Alex kadar yetenekli, Aykut kadar golcü ama hepsinden önemlisi Oğuz Dağlaroğlu kadar Fenerli...Güzel olmaz mı?

" Pazar'ın Ertesi" # 12



Bu bir FENERBAHÇE destanıdır.


Bu 4-3'luk kupa destanını gören yaşı yırmılık FENERBAHÇE taraftari, bir 30 yil, Galatasaray-FENERBAHCE rekabeti soz konusu oldugunda hep bu maci anlatacaktir, boburlenerek Fenerliligini hopurdeterek.

Ve FENERBAHCEli su destan maca soyle bir kabadayilik asacaktir. "Biz onlara ilk yarida 3 gol avans verip, Galatasaray'i kupada pacavra ettik."
Ne muthis ne uyunamaz bir kabus ilk devresi idi; FENERBAHCE icin.Baldirina cok iri bir bandaj gecirmis bir Oguz mac baslamadan once cimene pek nazli koydugu sol ayagi ile FENERBAHCE icin sakatliktan sonra gelen bir mutluluk mudu, yoksa hic cozulmeyecek bir bilmece miydi?
FENERBAHCE'nin mevsim basindan beri bir turlu klas ve emek disiplinine sokamadigi geri dortlu, Prekazi gibi umulmadik uzak goller vuran, Ugur gibi cok ters gol kontrataklari cikartan, Tanju gibi onsekiz disi ve ici hareketlerde esrarengiz file senaryolari yazan rakipler karsisinda, ne kadar basarili bir defans grafigi cizeceklerdi?
Mac basladiktan sonra goruldu ki, Oguz'un sol ayagi Tanri'dan kendisine verilmis bir sol ayak degil, sonradan takilmis bir tahta bacakti, sanki.En basit top kontrolunu yapamiyor, o sihirli ve rahat driplinglerine kisilik koyamiyor, oyunun Galatasaray orta sahasina dogru kacisini caresiz gozlerle seyrediyordu.Oguz kaybolmustu, arkasindan FENERBAHCE kaybedecekti belki de.Cunku alabora olan FENERBAHCE orta saha gemisinden sonra bu alanin gerisinde titrek bir filika gibi oynayan geri dortlu, giderek kabaran ve hasinlesen Galatasaray denizinin ustunde fazla canli olarak
kalamayacakti.Mac iri bir orkinos agi gibi oruluyordu, FENERBAHCE'nin ustune. Cok iyi oynamaya basladigi zamanlar, eksantrik goruntulerle Galatasaray defansinin onleyemedigi gol pozisyonlari buldugu zamanlar, Deda'nin donmus dudugune teknik tavirlar koydugu zamanlar.
Ne oldu biliyor musunuz?
FENERBAHCE, Galatasaray'dan 3 gol yedi.Biri acemi savunma hareketli Ergin'in penaltisindan, ikincisi rakibe sunulmus ters bir kafa vurusundan, ucuncusu yan hakeme gore nizami TV yayinina gore ofsayt kritik bir hareketten.
FENERBAHCE ile alay ediyordu; Galatasaray kale direkleri. 3-0 yenik bir FENERBAHCE'nin Hasan'in ayagindan cikan volesi bile Galatasaray'in yan odunlarindan birisine vuruyordu.
Ne vardi 3-0'dan sonra Galatasaray galerisinde? Tribunlerin hepsinde, vatandas tribununde basin ve seref tribunlerinde ciklet yerine FENERBAHCE'yi cigneyen alayli sapursupurlar ve rakibini kucumseyen dudak valsleri.
Avrupa kupasinda final hayali gorurken, kendi hayatini olduren, Turkiye Ligi'nde ise bu yil hic dogmamis Mustafa Denizli'nin ortalara cikip piste dikilip, kupanin hic olmazsa yerlisinde yeni bir final hayati aramasi ve bu hayati yakaladigina inanmasi, o kadar dogaldi ki.Fakat o Galata kulesi dibi eski Yahudi kilikli eskiciye benzeyen, her mactan once guya Galatasaray'i isitan hamamci gorevini ustlenen o Alman kondisyoner pandomimcisi devre biterken , hangi top ilim ve irfanina siginarak eli ile FENERBAHCE tribunlerine "Bes... Bes..." isareti yapiyordu.


O eli FENERBAHCE lavabona sokar sonra.


Bitmemis bir macin, en tehlikeli yani "guven"in dozudur.Mustafa Denizli ve takimi macin ikinci yarisina maci kazanmis ekip guveni icinde cikarken, kendi timinin bunyesine 5 yer degisikligi ile baska bir nefs ve hirs sokan Veselinovic'in Fener ihtarini, ne Galatasaray, ne de Mustafa Denizli ciddiye aldi.
Herhalde kazandigini dusunen bir takim, kaybetmeyi dusunmeyen bir ekiple yarisirken, ne onun kadar inancli, ne onun kadar yirtici, ne onun kadar hirsli, ne onun kadar onurlu olabilir.Bir metafizik gol atan Aykut kaybetmeyi dusunmuyordu. Ikinci devre boyunca Galatasaray yari sahasinda seytanin bolerosundan figurler yapan Ridvan kaybetmeyi dusunmuyordu. Galatasaray yari sahasinin sol tarafina hangi sari-kirmizi futbolcu gelmisse onlari ayaklarindan puskurttugu eterle bayiltan Hakan kaybetmeyi dusunmuyordu.Hele hele 90 dakikanin her dakikasinda, sahanin her yerinde Galatasaray
takimi ile tek adammis gibisine mucadele eden, 3 muhtesem gol atan ve simdilerde "Turkiye'nin en iyi santrforu" fetfasini cikartan Hasan, kaybetmeyi hic mi hic dusunmuyordu.
Bu mac basit bir mac degil, FENERBAHCE icin bir tarih macidir.
Belki Fenerli bir sair, ileride bu macin ustune soyle bir misra dusecektir:


FENERBAHÇE YENİLMEZ... BU FORMA İLE FAZLA DALGA GEÇİLMEZ!


4 Mayis 1989 (Fenerbahçe Yenilmez)

1 Asır



Büyük aşkın lacivert tarafı bizden, kırmızısı Galatasaraylı kardeşlerin borcu...

FENERBAHÇE YENİLMEZ... BU FORMA İLE FAZLA DALGA GEÇİLMEZ!

Bata


16 Ocak 2009 Cuma

Shackleford Ruhu

Fenerbahçe Ülker: 90 - Lottomatica Roma: 86

Baş ağrısı krizlerimizden birine denk gelen euroleague mücadelesini Fenerbahçe'nin +10 sayılık bir galibiyeti halinde grubu 2. bitirme şansı sürdüğünden gözler yarı açık izlemek için oturdum. 3. periyot sonunda 3 sayı geriye düşünce, gözlerimle verdiğim mücadeleyi bırakıp gidip yattım. Yatmaz olaymışım...
Ben yatmışım eski Ülkerli *Charles Shackleford'un ruhu son periyotla beraber parkenin üzerinde dolanır olmuş. Maçın son 10 saniyesine 2 sayı galip giren Fenerbahçe karşısında De la Fuente'nin basketiyle maçı uzatmaya taşıyan Lottomatica Roma, Fenerbahçe'nin olası +10 sayılık galibiyeti için bir 5 dakika daha şans tanımış ancak değerlendirememişiz.
*Charles Shackleford: ...o sene avrupa klüpler kupası çeyrek final grubunda son haftada 2 takım son takım olarak çeyrek finale çıkma şansını sürdürmektedir. unicaja malaga-ulker. ülker malaga'nın bir galibiyet önünde yer almaktadır ve son hafta maçında da unicaja deplasmanındadır. ilk maçı ülker 5 sayı farkla kazandığından bu maçı unicaja 6 sayı farkla kazanırsa turu direk atlayacaktır, ama bir ihtimal daha vardır, antibes..antibes o haftaki maçı kazanırsa 3 takımın puanları eşitlenecek ve bu sefer 3'lü averaja bakılacaktır. 3'lü averajda ise ülker şanslıdır. unicaja o hafta oynanan maçı kaç sayı farkla kazanırsa kazansın üst tura çıkabilecektir. yanlız antibes o hafta o sene çok güçlü olan ve final four oynayacak olan cska moskova ile oynayacaktır. bu havada unicaja-ülker maçı başlar...maçın son anlarına kadar çekişme sürer ve maçın son saniyelerine unicaja 1 sayı önde girmiştir. bu sonuçla ülker ne olursa olsun tur atlamaktadır. unicajalılar son saniyelerde bir umutla shackleforda faul yapar. shackleford ilk atışı kaçırır. ikinci atış öncesi teknik yönetim sakın atma uyarılarında bulunur. shackleford buna rağmen tutup atar 2. serbest atışı ve skor eşitlenir, unicajanın istediği olmuştur, hücum kullanmayıp maçı uzatmaya götürürler. uzatmada 6 sayılık farkı yakalar unicaja (tam olarak 9 sayı farkla kazanırlar) artık unicajanın turu geçmesi için antibes'den cskanın galibiyet haberi gelmesi yetecektir. ama büyük bir sürpriz olmuş ve antibes cska'yı yenmiştir ve bu sonuçla ülker'in turu geçmesini sağlamıştır...

15 Ocak 2009 Perşembe

Aşk Tutulması

Geç olsun güç olmasın demişler. Film vizyona gireli neredeyse 3 ay oldu ve biz daha geçtiğimiz haftasonu gidebildik. Görev aşkıyla girdiğimiz salondan, yüzümüzde tebessümle ayrıldık. Futbola ve karşı cinse olan aşkın aynı potada eritildiği, insanoğlunun aidiyet gereksimini karşılamak için icat ettiği taraftarlık olgusuyla süslenen film bizleri anlatıyor.

Kurgu Fenerbahçe üzerine şekillenmese "bu kadar" beğenir miydim?
Hababam Sınıfı Fenerli diye gülmeyen Galatasaraylı olmadığına göre beğenirdim her şartta.İzleyin...

-yeter artık uğur, fenerbahçe mi, ben mi?
-ama kendine hiç şans vermiyorsun..

Rövaşata


Hugo Sanchez kadar olmasada Shane Battier'de fena çıkmıyor rövaşataya.Serde futbolculuk mu vardır nedir...

PS:Resim nerden düşmüş benim arşive hatırlıyamadım, kusura kalmasın kimse.

12 Ocak 2009 Pazartesi

Helal Olsun


Maçı izlemedim, bu sabah gazeteleri karıştırırken yok artık dedim.Resimdeki forma eninede olsa çubuklu ve sol koldaki bant Fenerbahçe takımının kaptanı kim belli olsun diye takılan bir nişan.O sahada onu takacak başka adam kalmadıysa eğer yeni sembolünüz hayırlı uğurlu olsun.

Ben de şikayetçiyim



Yazı benim ama yazarı ben değilim.Bir iki derken arkadaş bunu alışkanlık haline getirdi, işin kötüsü kendi yazmış gibi gönül rahatlığıyla kullanıyor.Hayatım Fenerbahçe bugün konuya ilişkin yazmış.Şikayetçi sayısı oldukça fazla.

2.Lig Yolcuları


TFF 3. Lig Yükselme Grubu

1.ANKARA DEMİRSPOR (1932-Ankara)
2.BAFRA BELEDİYESPOR (1999-Samsun)
3.GÖZTEPE A.Ş. (1935-İzmir)
4.HATAYSPOR (1967-Hatay)
5.İZMİRSPOR (1923-İzmir)
6.KAHRAMANMARAŞSPOR (1969-Kahramanmaraş)
7.LÜLEBURGAZSPOR (1967-Kırklareli)
8.PURSAKLARSPOR A.Ş.(1977-Ankara)
9.TAVŞANLI BLD. TKİ LİNYİTSPOR (?-Kütahya)
10.TEPECİK BELEDİYESPOR (1988-İstanbul)

Toplam 5 grup ve 51 takımla başlayan 3. lig mücadelesi, gruplarında ilk 2 sırayı alan 10 takımın katılmasıyla çift devreli lig usulü oynanacak yükselme grubunda 22 Ocak'ta başlayacak maçlarla devam edecek.Yükselme grubunda ilk 4' girecek takımlar ve klasman grubunda oynanmaya devam edecek maçlar sonunda gruplarına lider bitiren 5 takım ile yükselme grubunda 5,6 ve 7. sırayı alan 3 takımın birbirleriyle yapacağı eleme müsabakaları sonucunda 2 takım daha 2. lige yükselme hakkını kazanacak.

"Benim şanssızlığım Kim Chi-woo idi"


Ceyhun Eriş sporx'de 2006 senesinde yayınlanan röportajında "Benim şanssızlığım Hagi'ydi!" demiş. Şenol Güneş'in takımı Fc Seoul'a gittiği vakit Kore takımının yıldızı Sırp Dejan Damjanovic'e ne zaman "Bi sus be...!" der 4 gözle bekliyorum demişim bende.Bonservisi elinde bir kez daha yollara düşmüş Ceyhun.Benim gönlümden geçen futbol kariyerinin tavanını yaptığı Göztepe'ye gelsin, 3.ligde olmaması gereken Türk futbol tarihinin en önemli kulüplerinden birine zor günlerinde yardım etsin ki futbolu bıraktığı vakit ardından anlatılacak güzel bir anısı olsun.

Barça Yenilmez


Roma-Milan maçının ardından futbol seyrine verdiğim kısa ara Pandiani'nin golünden saniyeler öncesinde NtvSpor'u açmamla sona erdi.Katalanlara oldum olası uyuz olan, aslen Atletico Madrid'li fahri olarak ise Real Madrid taraftarı olan bendeniz Deportivo formasıyla izlediğim yıllarda çok beğendiğim Arjantinli Pandiani lig sonuncusu Osasuna'yı uzak ara lider Barça karşısında öne geçirince Fenerbahçem gol atmışcasına sevindim.
Sonrası malum; Barcelona'nın sağ beki sağ açık, ön liberosu forvet, "Messi"'si futbol ilahı gibi oynamaya başlayıp gömdü Osasuna'yı 18'in içine. 80'den sonra gelen iki golden ilki hazırlanış, 2.si ise vuruş tekniği açısından üst düzey gollerdi ve Osasuna'nın rüyası kısa sürdü.
2-1 mağlupken Barça Osasuna'nın Çek oyuncusu Plašil, Valdesle çarpışıp yerde kaldı.Barcelona oyuna devam etti ve tv başında benden, Estadio Reyno de Navarra'da ise Osasunalılardan oldukça tepki aldı.Ancak kazın ayağı öyle değilmiş.Sabah işe gelmek için hazırlanırken 7'de Osasuna-Barcelona maçının tekrarı yayınlanıyordu.1-0 mağlupken Osasuna Busquets yerde kalıyor, Messi takım arkadaşının kalkamadığını görünce topu taca atmak için yavaşlıyor ve niyeti belliyken eski bir Real Madrid'li Juanfran Messi'den kaptığı topla ani hücumu başlatıp Osasuna'yı gol pozisyonuna sokuyor.Yukardaki resim Valdes o pozisyonu bertaraf ettikten sonra karışan saha içi.
Futbolun ilahları hep bu kadar adil olsa keşke...

Osasuna 2-3 Barcelona

1-1 Miguel Flaño (62')
2-1 Pandiani (72')
0-1 Etoo (44')
2-2 Xavi (80')
2-3 Messi (84')(3D)