9 Ocak 2009 Cuma

8 Ocak 2009 Perşembe

Ada

Melis Birkan

Issız Adam'ı izledim sonunda ve dağıldım,bir daha Çağan Irmak filmi izler miyim acaba diye düşünür oldum.Siz bana bakmayın hala izlemediyseniz,izleyin...

Tackling Alex

Alex koşmaz dünyanın en büyük yalanıdır. Televizyon başında hasbelkader maç izleyenlere bir lafım yok ancak bu işten para kazanan, maçı basın tribününden izleyen insanlardan duyunca bu yorumu dünya görüşlerinden şüphe ediyorum. Alex de Souza'yı çıplak gözle izleyenler bilirler ki; kendine boş alan yaratmak için, markajdan kurtulmak için sürekli yer değiştirmek zorundadır. Aksi halde bunca gol atmasının imkan ve ihtimali yoktur.
Alex savunma yapmaz kabulümdür ancak abartıldığı kadarda değil hani. Savunma yaparken görmedik diyenler varsa yukardaki resmi alsın arşivlerine katsınlar.
Bu konuda fikrimin ne kadar sabit olduğunu dair şüphesi olanlar ise blog yazmaya adım attığım güne geri dönebilir.

6 Ocak 2009 Salı

Kaptanlığını Görürüz İnşallah

Askerliği yedek subay yapanlar bilir. Levazım okulundan gelmemişseniz askerliğinizin son 1 ayında, aksi halde son 3 ayda rütbe takar teğmen olursunuz. Benim gibi hiç izin kullanmadan bitirirseniz askerliği rütbeyi taktığınız gün yıllık izne çıkar, komutanınız da iyi bir insansa terhis belgeniz ardınızdan posta ile gelir. Başlığı atarken aklıma geldi bu hikaye. İzne çıkacağım günün öncesi veda etmek ve izin almak amacıyla meydan komutanının huzuruna çıktığımda "...teyyareci rütbe takmadan nereye..." demiş ve giderayak bir tören düzenlenmişti. Ailede asker yok o sebepten bilmiyorum, rütbe takma törenlerinin ritüelinde mi var yoksa muvazzaf subaylar asteğmeni ortaya alınca alay etmek amacıyla mı söylerler; ancak tek yıldızı takarken komutan, "...paşalığınıda görürüz inşallah..." şeklinde bir temenni ve bıyık altından tebessümler doldurmuştu odayı.

Fenerbahçe'nin yeni transferi Abdülkadir Kayalı Antalya'da düzenlenen U17 Avrupa Şampiyonasında futbol takipçilerinin olduğu üzere benimde dikkatimi çekmişti. Manchester City, Chelsea derken yolu Fenerbahçe'ye düştü. Genç futbolcuları öğütmek konusunda kötü bir nama sahip olan Fenerbahçe takımı ve tribünleri, bakalım oynadığı her milli takım seviyesinde sahaya kaptan olarak çıkan bu yetenekli orta saha oyuncusuna hak ettiği şansı verip Fenerbahçe'nin bir gün kaptanı olabilme yolunu mu açacak, yoksa kenarda çürütüp yeteneklerini mi köreltecek...
Şansı bol olsun.

4 Ocak 2009 Pazar

Abisini de sevmezdim

Çoktandır basketbolla ilgili yazmadım takip edemediğimden ve vakitsizlikten. Ama işin içine ezeli rekabet girince oturduk ekran başına. İkinci yarısını izlediğim maçta rakip Galatasaray, son haftalarda yaşadığı hırs eksikliğini ziyadesiyle tamamlayıp öyle çıkmıştı Fenerbahçe karşısına. Murat Özyer'den boşalan koltuğa geçen Galatasaylılar'ın Koray abisi savunma yapmaları gerektiğini hatırlatmış oyuncularına. Maç boyunca iyi savunma yapıp, boş şutları sokan bir ekip karşısında; Fenerbahçe takımı Damir dahil doğru setin ardından (son 5 dk hariç) bulunan boş şutu bile sokamazsa maçı kazanamazdı, öyle de oldu.

Salsa'nın Emir röportajında şut istikrarsızlığının sebebine ilişkin soruya; genç oyuncu, ilk şutumu sokarsam gerisinide sokuyorum mealinde bir cevap vermişti. Bundan sonraki maçlarda Emir'in hep ilk şutunu sokmasını diledikten sonra gelelim postun başlığına...

İzmirli arkadaşlar bana kızacaktır ama İzmir'in Türk basketboluna armağanı Beşok kardeşleri ben hiç sevemedim. Hüseyin Beşok'un aktif basketbol oynayan oyuncular arasında Ermal ile birlikte pivot fundamentalına en hakim oyuncu olduğunu düşünmeme karşın, Fenerbahçe derbilerinde yüzündeki ifade ona karşı kanımın kaynamasını 2 sezondur engelliyor. Abisini hiç sevmezdim zaten. Fenerbahçe'nin ekmeğini yiyen bir oyuncunun ezeli rakip Beşiktaş'a transfer olduktan sonra, Fenerbahçe tribünlerini her maçta nasıl provoke ettiğini çok net hatırlıyorum.

Galatasaray 78-62 Fenerbahçe