27 Aralık 2008 Cumartesi

Spor İletişim Sertifika Programı

Kimimiz mühendis, kimimiz bankacı olduk ama hepimizin içinde kalan sporla ilgili bir işe sahip olmak. İşte o sebepten belkide mesaiden arta kalan zamanlarda blogları doldurur olduk. Buna da şükür demeyenler için işte fırsat. Ben görünce nedense heyecanlandım...

Kadir Has Üniversitesi bu sene 2. senesi olan Spor İletişim Sertifikası Programı kayıt alımına başlamış. Cumartesi ve Pazar günleri 10:00 - 14:00 arasında olacak dersler toplam 15 hafta(120 saat) sürecek.

Gazete ve televizyonların spor servislerinde kariyer yapmak, spor gazeteciliğinde uzmanlaşmak isteyenler böylece hem Spor Medyasına katılmak hem de bu büyük ve görkemli dünyanın bir parçası olarak katkıda bulunmak olanağına sahip olacaklarmış...

Yeni Kosova adaylarına duyurulur.

26 Aralık 2008 Cuma

Hugol

Real Madrid forması altında geçirdiği muhteşem sezonlara yaşım maalesef yetmedi ama röveşata diye resim aratınca onun çıkacağını biliyorum.

Futbolculuk kariyerinden sonra teknik adamlığa soyunan Hugo Sanchez, Meksika Milli takımındaki görevine son verildikten sonra Avrupa'da kendine açılan kapıya hayır dememiş ve La Liga'nın yolunu tutmuş. Düşme potasındaki Almeria'yı ligde tutmaya çalışacak ilk sezonunda.

Become a Legend

Bir önceki postun başlığını görüpte, winning eleven veya pes geçmişi olmayan arkadaşlar kafası güzel bunun dedi muhtemelen. Yaş nerdeyse kemale ermişken hala bilgisayar oyunlarından keyif almak ne kadar aklı selim bir tutum oda başka bir tartışma konusuya neyse...
90'lı yılların başına kadar gider bizim futbol rekabetimiz. Kısaltması "ksm" açılımı Kadıköy Sanat Merkezi olupta silme atarici olan yerde atılmıştır bu keyfin tohumları. Sensible Soccer, Kick Off derken şimdi ismini anımsayamadığım winning eleven serisinin ağa babası olan sadece milli takımlarla( Almaya'nın forması yeşildi) oynayabildiğiniz oyun, ardından evlere giren play station'la beraber sürekli gelişen Japon teknolojisi.
Karnımızı doyurmak için Musluoğlu'na gidip sözde kıymalı özde soğanlı kır pidesini yediğimiz süre dışında, ksm'den çıkmadan atari oynadığımız güzel günleri yad ettikten sonra gelelim bu postun başlığına...
Bu tarz futbol oyunları arasında oynanabilirlik ve gerçekçilik açısından üstün niteliklere sahip olduğundan ötürü öne çıkmıştır konaminin oyunları. Ancak bunca artısına karşın; evde bir erkek kardeş, toplanılabilecek bir bekar evi veya olmaz ama futbol oyunları oynamaya bayılan bir eş yada sevgiliniz yoksa (dişi) ne kadar güzel olursa olsun tek başına oynamak hiç bir zaman karşında nefes alan bir rakiple oynamak kadar keyifli olmuyordu. PES 2009'da bu sorunun üzerine çalışılmış ve Become a Legend menüye eklenmiş. Adındanda anlaşılacağı üzerine siz fiziksel özelliklerine karar verebileceğiniz genç bir oyuncu olarak bir deneme maçına çıkıyorsunuz. Maçtaki performansınız size ilk kapınızı açıyor. Ondan sonra idman maçları, ufaktan 18'e girmeler sonra 11'in değişmez oyuncusu olmak,transferler, milli takıma seçilmek...
Herşey özenle düşünülmüş. Ben henüz efsane olamadım ancak efsane olma yolunda ilerleyen bir blog yazarımız var,belki paylaşır neler yaptığını.)

Aran Şuriyy...Ofsaydo

İşten güçten blog yazamaz olduk son zamanlarda, yukardaki resimde son günlerde yaşanmış atladığımız anlardan biri. Pazartesi oynanan Everton-Chelsea maçı ilk yarının ortalarında Terry'nin atılmasının ardından Everton-Čechlsea maçına dönmüş.
Bizim yan hakemle orta hakemler birbirlerinin kuyusunu kazarken itinayla, İngilizler hakemler birbirlerini kurtarmışlar. Yukardaki pozisyonda Cahill Tim'in vurduğu top savunmadan sektiğinde 20 numaralı Pienaar ofsayt pozisyonunda. Dünyanın en iyi kalecisi Cech, kontrpiyede kaldığı pozisyonda muhteşem bir çeviklikle dönüp topu tutuyor ancak Pienaar yetişip dürterek çizgiden öte yana geçmesini sağlıyor. Yan hakemin kaldırdığı ofsayt bayrağı imdada yetişiyor ve orta hakem Phil Dowd golü haklı olarak iptal ediyor.
Ofsaty bayrağı kalkmasa, kalecinin elindeki topa müdahale ederek kural dışı haraket yapan oyuncu sebebiyle golü iptal eder miydi bilmiyorum ancak sonuç itibarıyla yapılan 2 yanlıştan birini yakalamışlar en azından.
Darısı bizimkilerin başına...

Everton 0 - 0 Chelsea

Deja Vu

Benim takip ettiğim sezonlar içerisinde en başarısız hakem kararlarının tekrarlanarak uygulandığı ilk yarının sonunda Konya'da yenen "pazu dolması" ihalenin Fenerbahçe'ye kalmasına sebep oldu. Bjk'nin yöneticilerinden biri herkesin aklından geçen ulusal lig maçlarına yabancı hakem fikrini basın önünde dillendirince geçmişe dönüp bakma gereği hissettim.

Futbolumuzun ilk yıllarında yabancı hakemler sıkça rastlanan vede garipsenmeyen bir durum imiş. Futbolu ülke topraklarına getiren İngilizler, onu yönetmekten geri kalmamışlar. Yukardaki resim 1920'li yıllardan ve hakem İngiliz Allen.
Kendi ayaklarımızın üzerinde durduğumuz milli küme yıllarında önemli maçlar hariç genelde Türk hakemlerine güvenilen yıllar olmuş. 1.Türkiye liginin miladından 1970'li yıllara dek ise kupa finalleri,şampiyonu belirleyecek önemli derbileri hep yabancı hakemler yönetmiş. Maçtan önce maçı oynayacak 2 kulup yöneticilerinin ismi üzerinde anlaşıpta, parasını ortak ödediği hakemler; maçın ardından mağlup olan takım tarafından sıkça eleştirilmiştir. Hakemlik mesleğinin kaderi olan bu durum yabancı veya yerli hakem için farklı işlemiyor. Günümüzde ise Kuzey Afrika ülkeleri ve komşumuz İran dışında benim bildiğim ulusal ligi için yabancı hakem kullanan ülke yok. İran'ın Tahran derbisinde bir zamanlar Mustafa Denizli'nin çalıştırdığı Persepolis ile İstiklal maçlarını genelde yabancı hakemler yönetiyor. Bizim tefe koyduğumuz hakemlerden bir diğeri olan Mustafa Çulçu'da Tahran derbisinde el emin konumunda düdük çalan yabancı hakemlerden birisi.
Her sağlıklı erkeğin bir futbol takımı taraftarı olması gerektiğine inananlardanım ben. Maçlarda hep beraber "i..e" hakem diye bağırsakta, bu adamlar 90 dk kilometrelerce koşabildiklerine göre sağlıklı erkekler ve elbet bir takıma karşı sempatileri var. Ülke olarak tarihimiz boyunca konu komşu tarafından sömürüldüğümüz veya arkadan vurulduğumuzdan olsa gerek güvensizlik bizler için anane olmuş durumda. Madem güvenmiyoruz birbirimize gelsin elin İngiliz'i , Fransız'ı yönetsin bizim maçımızı. Varsın bıyık altından gülsünler, en azından bir süre kafamızdaki soru işaretleri uçar gider...
Not: İkinci resimdeki 50'li yılların heybetli hakeminin ismi Hakkı Gürüz. Altay'lı eski futbolcu olan FİFA hakemi , MHK Üyeliği ve Futbol Federasyonu yöneticiliği görevlerinde de bulundu.2000 senesinde vefat etti.

24 Aralık 2008 Çarşamba

Olmadı Yine...

İlk 5 hafta sonunda Bursaspor umutlandırmıştı beni; blogda bahsetmiştim timsah yürüyüşünde başı çeken Sercan'dan yola çıkıp rahmetli Mususi'ye kadar uzanan bir yazı olmuştu. Ama yine olmadı, 5. büyük olmak yolunda en büyük avantajlara sahip şehrin takımı bu sezon 3. hocasını aramaya başladı.
İstikrar olmadan hayatın hiç bir alanında başarılı olmak olası değil.

22 Aralık 2008 Pazartesi

Kara Kartal Düştü

Galatasaray 4- 2 Bjk

Haftasonunu dünyayı kurtaran adam saflığında aklı evvelliğimden ötürü mesai yaparak geçirdiğimden, derbi öncesi defalarca planlamama karşın yazı yazmaya vakit bulamadım. İş işten geçtikten sonra yazmanın ne anlamı var ancak , yazsaydım eğer şunun üzerine şekillendirecektim...

İbrahim Üzülmez sağ ayağı ile gol atmadığı sürece Bjk'nın Samiyen'den galibiyet çıkarması imkansız. Üzülmez'in sağ ayağı ile gol atmasının mucizevi bir durum olması ve cezalı olmasından ötürü fiziksel olarak sahada bulunamayacağı ihtimalleride göz önüne alındığı vakit derbinin sonucunu tahmin etmek pekte zor olmaz. Derbiden önce Bjk'nın maçı 11 kişi tamamlayamayacağını da öngörecektim ancak Lincoln'e adam markajı yapması muhtemel Toraman ve Cisse'yi beklerken saçma bir şekilde Delgado atıldı.

Bu maçın önü arkası yok, o sebepten maç sonuyla ilgili benim yorumum yok. Ama Arda Turan'ın maç sonrası verdiği demeci Bjk'li kardeşlerim atlamasın diye bir kez daha tekrarlamak istiyorum...

Arda maçtan sonra her iki takımada mücadeleden dolayı teşekkür ettikten sonra, Bjk'yi oyunu çirkinleştirmediği için kutladı!

21 Aralık 2008 Pazar

Uche Nijerya'da

Uche nerde diye sorup cevabımızı almıştık... Araştırmanın geri kalanı haliyle boynumuzun borcu idi. Uche Nijerya'da futbolcu izlemekle meşgul şu sıralar. Christmas'dan sonra İstanbul'a geri dönecek ve döndüğü vakit daha detaylı bir post olacak blogda.