6 Eylül 2008 Cumartesi

Spor

Akbaba misali kötü sonucu bekleyen, henüz maç bitmeden istediği şartlar oluşmuşken yazısını telefonla geçen skor yazarı gibi hissettim kendimi ancak aynı anda farklı spor dallarına ait 3 mücadeleyi canlı izleyip iki katınında skorlarını takip ederken insan bütün maçların bitmesini bekleyemiyor.Güney Amerika'da Arjantin ile Paraguay kıran kırana mücadele edip , Larnaka'da Rumlar İtalyanları pekte iyi misafir etmezken , A Milli Futbol takımından önce basketbolcularımız Charleroi'da Belçika'ya 15'i bağlayıp döndüler. Dünya kupası elemelerinde grup lideri Paraguay Tevez 31'de atılana dek madara etti Arjantin'i. Nelson Valdez tek başına Arjantin savunmasını dağıtırken maçın ilk golü Heinze tarafından kendi kalesine atılmakla kalmadı , kendi kalecisi Abbondanzieri' yi de sedyeyle saha dışına yolladı. 10 kişi kaldıktan sonra rakibi baskı altına alan Arjantin, Messi'nin hazırladığı pozisyonda Atletico Madrid'li Agüero ile maçın skorunu eşitledi.
Belçika - Türkiye Avrupa Basketbol Şampiyonası eleme maçıyla ilgili kritik yapacak ne yeterliliğim nede gereksinimim var ancak maçla ilgili aklıma takılan şey; ana dili Fransızca olan bir ülkede maç boyunca "defence" ve " let's go Belgium let's go" diye bağıran abuk taraftar topluluğu oldu.
Rumlara gelecek olursak, az çok okuyan 3-5 kişi Rum futboluna olan ilgimden haberdardır.Rumlar beraberlik sayısını atınca maçı izlemeye başladım. Anorthosis ve Omania'nın Yunan takımlarını elemesi , Avrupa Şampiyonası elemelerinde Almanya karşısında alınan 1-1 lik beraberlik derken Rum futbolundaki gelişme aşikardı ancak henüz kendi gözümüzle izleme fırsatımız olmamıştı. 60 ile 70. dakikalar arasında birazcık oyundan düşmeleri hariç maç boyunca İtalya karşısında mücadele eden Rum milli takımı hakkındaki benim izlenimim futbolu kesinkez bildikleri vede taş gibi bir takım oldukları üzerine. 4. torbadan Anorthosis yerine Dinamo Kiev çıkınca bir çoğumuz üzüldük, hele Ukrayna'daki maç kışın ortasına denk gelince. Ancak ben hem Rum futbolunun kaydettiği aşamayı gördüğümden, hemde adanın bir Türk takımı için gerçek anlamda deplasman olmasından ötürü Dinamo Kiev'i aldım kabul ettim. Maçın skoru ise ; Di Natale 90'da hem takımının hem kendinin ikinci golünü attı. Kıbrıs Rum Kesimi 1 - 2 İtalya.

Skorlarını takip ettiğimiz paylaşılası maçlardan bir demette şöyle;
  • Makedonya 1 - 0 İskoçya
  • İsrail 2 - 2 İsviçre ( Katar'ın yolunu tutan Yakın'lardan küçüğününde gol attığı maçta, İsrail 2-0'dan geri döndü)
  • Avusturya 3 - 1 Fransa ( Raymond Domenech gerdeği uzun tuttu biraz)
  • Romanya 0 - 3 Litvanya ( Şampiyonlar Ligine iki takım sokunca Romanya futbolu atılım yaptı sanmıştım, Cimbom bizide kandırmış onlarıda)

Loran Vayloyan Ermenistan'dan bildirdi

Sizi bilmem ama ben hep bahsedilen şu mozaiğe bayılıyorum. Ntv Spor gün boyu Ermenistan maçıyla ilgili haberleri muhtemel Ermeni asıllı bir ailenin oğlu olan Loran Vayloyan aracılığıyla ulaştırdı bizlere. Bu seferki selamımız hiç takılmadan hızlı cümleler kuran, kan ter içinde görevini layıkıyla yerine getiren ve yine muhtemelen Fenerli kardeşimiz Loran'a olsun...

Ermenistan 0 - 2 Türkiye

West Ham United

3 maçta 2 galibiyete karşın istifa eden Alan Curbishley'nin yerine teknik adam arayan West Ham yönetimi Bilic, Donadoni, Roberto Mancini, Morten Olsen, Gianfranco Zola, Gérard Houllier ve John Collins arasından aday sayısını ikiye düşürmüş. Benim hissettiğim kadarıyla eski West Ham stoperi şimdilerde Hırvatistan milli takım hocası Slaven Bilic'den yana gönülleri ancak sözleşmesi devam ettiği için Bilic pek olası görünmüyor. En kuvvetli aday ise Cuma günü Londra'da yüz yüze görüşülen Roberto Donadoni.

Yukardaki resim stadın en üst köşe koltuklarından çekilmiş bir resim sanıyorsanız yanılıyorsunuz. West Ham United Oteli kral dairesinin manzarası bu.

Stadın bir köşesinin otel olduğunu ben resmi siteyi incelerken farkettim. 3 yıldızlı otel olanakları sunan, Londra Havaalanına 4 km mesafedeki West Ham United Oteli Londra'ya yolu düşen futbolseverlere önerilir. Sabah mahmurluğuyla esnerken, esneme hareketlerini yapan 20 küsür topçuyu izlemek ilginç olsa gerek.



Yok böyle bir gol

5 Eylül 2008 Cuma

Kastamonu Kastamonu Dep Dep Dep

Kastamonun Bozkurt Belediyespor , son iki sezondur Kolombiya’da sayı kralı olan Alexander Moreno ile anlaşarak renklerine bağladı.İsminden ne büyük sporcu olduğu belli.
Merak edenler için ufak bir tanıtım videosu bu linkin altında gizli.


Can Bartu

Milliyet spor servisi Fatih Tekke'yi sezon başında olmadı en azından devre arasında "annesinin liginde" bir takımama yamamak adına "Tekke'nin gönlündeki takım!" başlıklı bir haber yapmış.
Haberin içinde geçen bir bilgi beni Can Bartu'ya kadar götürdü. Yabancı bir takımda oynarken Avrupa kupasını kazanan tek Türk futbolcu diye Fatih Tekke'yi niteleyen haber üzerine Can Bartu'nun hep bahsedilen şu Fiorentina - Rangers finali güme gitti diye düşündüm ne yalan söyliyeyim. Araştırmaya başlayınca sözüm ona bilgi dehlizi dediğimiz internetin içinde şaşırdım kaldım. Can Bartu yazınca arama motorlarına nerdeyse tüm kaynaklarda bire bir aynı metin var ve yurt dışı macerasıyla ilgili bahsedilen bizimde kulağımızın bir köşesinde kalmış olan Fiorentine - Rangers finali için 1 Ocak 1961 tarihinde oynandığı söyleniyor. Gece Floronsa'da 1961'in gelişini kutlamışlar hep beraber , ertesi günde kafalar güzel çıkmış kupa finali oynamışlar.
1961 senesinde Kupa Galipleri Kupası finali iki maç üzerinden oynanmış. İlk maç Ibrox'da 17 Mayıs'da , ikinci maç ise Stadio Comunale'de (Artemio Franchi başkan olupta stadın adını değiştirene dek Mor Menekşelerin stadının ismi Comunale imiş) 27 Mayıs'ta oynanmış. Bu iki maçın ilk 11'lerinde Sinyor yok.
1962 senesinde ise Fiorentina aynı kupada bir kez daha finale çıkmış. Bu sefer rakip Atletico Madrid ve tarafsız sahalarda olmak üzere 2 maç üzerinden yapılan finalin ilk maçında Can Bartu sahada.
Copy paste ile bir yere kadar.Araştırma şart.

4 Eylül 2008 Perşembe

Bilal Abdüssalem ( Nicholas Anelka )

Ramazan ayıyla başlayan ulusal polemiğimiz malumunuz futbolcuların oruç tutması üzerine. Konuyla ilgili bu posta niyetlendikten sonra, Anelka ile ilgili haberler karşıma çıktı. Muhafazakar haber sitelerinin birbirlerini kaynak göstererek verdikleri habere göre Anelka futbol oynarken oruç tutmanın hiçbir zararı yok demiş.
Bilimsel en ufak bir yeterliliğim olmasına karşın ; bedeniyle ekmek parasını kazanan , idman ve maçlarda ciddi efor sarfeden profesyonel sporcuların oruç tutmasının elle tutulur bir izahı yok. Hele ki Ümit Özat'ın maç içinde yığılıp kaldığını gördükten sonra.

3 Eylül 2008 Çarşamba

2.Hafta

FENERBAHÇE-B.BELEDİYE (Süleyman ABAY)

Müsabaka içindeki faul ve kart uygulamalarında takım ayrımı yaptı. Otoritesini sağlayamadı. Verdiği her karara 2 takım oyuncuları da itiraz etti. Bariz gol şansını engellemeden gösterdiği kırmızı kart doğruydu. Bu pozisyonda, MHK talimatları gereği kendisine kart göstermesi gerektiğini işaretle uyarıda bulunan Güiza’ya sarı kart göstermedi. Alex’in, ani atağa kalkan Kerim’e yaptığı faul ile aynı dakika içinde üst üste iki faul yapan Moldonado’ya da sarı kart göstermeliydi. Ceza alanı içinde karşılıklı olarak birbirlerini tutan Serhat ile Lugano ikili mücadelesi sonrası her ne kadar Serhat’ın ayağı ile düdükten sonra bir hareketi varsa da doğru uygulama ya iki oyuncuya da sarı ya da uyarı olmalıydı. İlk sarı kartın akabinde topa doğru kayarak müdahale etmeye çalışan Serhat’ın, Lugano’ya yaptığı dikkatsiz hareketi aynı oyuncunun yerdeki sakatlanma numarasına aldanarak 2.sarıdan kırmızı kartla cezalandırdı. KAYSERİ-GALATASARAY (Bünyamin GEZER)


Oyuncuların sadece futbol oynama istekleri yanında kendisine olan güveni sayesinde otoritesini kurmakta zorlanmadı. Oyunun sertleşmesine müsaade etmeyerek kartlarını yerinde ve zamanında kullandı. Barajları gereken mesafeye açmaya özen gösterse de atış öncesi barajı bozan oyunculara müsaade etmemeli. Oyuncularla iletişimi geçmiş maçlara nazaran daha iyiydi. Pozisyonları yakından izlerken oyuncuların pas yollarını engellememeli. A.Turan’ın ceza alanı içinde topla atak yapan Arda’ya yaptığı aşırı güç kullanarak iteklemesinde penaltı kararı vermeliydi.
Hakem yorumcularıda haklı; sadece bir maçta hemde Fenerbahçe'nin rakibine tam 2 kırmızı kart çıkarılmış, utanmasa hakem birde penaltı çalacakmış. Geçtiğimiz sezonlarda örneği yukardaki resimlerde mevcut olan cinayet teşebbüslerini göremezken hakemler bu maçta yapılan hatalar inanılmazdı. Avantaj kuralının ne olduğunun farkında olmayan bir hakemin yönettiği bu garip maçın ardından maçla ilgili aklımda kalan tek pozisyon yine büyük kaptandan.
Maç boyunca her hamleye düdük çalan hakem, 71. dk 'da rakip sahaya topla geçmeye çalışan Alex de Souza yaka paça engellenmeye çalışıldığı vakit Alex'in gayretinden utanıp pozisyonu oynatmak zorunda kaldı. Her 10 topçudan 9'unun rakibinin kart görmesi için pozisyona devam etmeyeceği bu anda, maç kopmuşken bütün iyi niyetiyle düşmeden hareketine devam eden 10 numaraya olan saygım on kat daha arttı.

2 Eylül 2008 Salı

US Open 2008 #4

8. gün sonunda bayanlarda çeyrek finalistler belli oldu.İlk turlarda gelen süprizlerden sonra 4. turda süpriz gerçekleşmedi ve favorilerin hepsi çeyrek finale çıktı.Williamslar'ın eşleşmesi en dikkat çekici eşleşme.Daha önce 16 kere Grand Slamler'de karşı karşıya gelen kardeşlerin birbirlerine karşı üstünlüğü de yok.8'e 8 galibiyetler.Tablonun alt tarafından Jankovic'in finale gelmesi ihtimali yüksek ama üst taraf çok zorlu.Yarı finalde olası bir Safina vs. Williams eşleşmesi erken final niteliğinde olacaktır.Oradan finale çıkan kupayı alır gibi.Tabi Pennetta'yı da fazla küçümsememek lazım



Erkekler de ise çeyrek finalistlerin yarısı belli oldu.Diğer yarısı bugün oynanacak maçlardan sonra belli olacak.Nadal 3. turda Troicki'yi rahat geçti ama 4. turda Sam Querrey karşısında oldukça zorlandı.Setlerde durum 1-1 iken 3. sette tie - break'te kazanarak Querrey'i oyundan düşürdü.Tie-break'te ki tecrübesi olmasa Nadal çeyrek finalde olmayabilirdi.Sezonun sonuna doğru Nadal yorgun gözüküyor ve bu kortu fazla sevmiyor.Çeyrek finaldeki rakibi ev sahibi Mardy Fish.Seribaşı olmayan Fish mükemmel performansla buraya kadar geldi.Mathieu, Blake ve Monfils gibi seribaşı rakiplerini toplam 1 set vererek eledi.Nadal'ı çok zorlayacak gibi.Diğer çeyrek final eşleşmesi de oldukça güzel.Arjantin'li Del Potro ve Andy Murray.İkisi de çok iyi oynuyolar.Murray özellikle Wawrinka karşısında oynadığı oyunla herkesin gözünü korkuttu.

Diğer çeyrek finalistler bugün belli olacak.Djokovic 3. turda Cilic karşısında zorlanmasına rağmen kazandı.Rakibi Tsonga'yı eleyen Robredo.Roddick ve Gonzalez karşılaşacak.Federer'in rakibi Andreev ve Davydenko Muller karşısında.

Berbatov United'da

Yazın başından beri yazılan Berbatov transferi transferin bitmesine dakikalar kala gerçekleşti.City'nin Berbatov hamlesi ortaya çıkınca United £30.75 milyon + Fraizer Campbell'i 1 yıl kiralık vererek işi bitirdi.Alex Ferguson "Dimitar'ı 2 sene önce de istediklerini ama o zaman yanlış zamanda hareket edip Tottenham'a kaptırdıklarını, şimdi daha pahalıya geldi ama buna değen bir oyuncu" demiş.United'a Nistelrooy'dan sonra sürekli gol atabilecek bir forvet lazımdı çünkü ne Rooney ne Tevez böyle oyuncu değillerdi.Tevez-Rooney-Ronaldo-Berbatov'lu hücum hattı.İdare eder !!!

Audere est facere

2006 yılına dek Tottenham kulüp ambleminde başlıktaki latince cümle yazıyordu. "Cesaret etmek başarmaktır"...
Cesur takımın iyi esnafları Berbatov için tahsil edilen £30.75 milyon'dan sonra yeni bir logo revizyonuna ihtiyaç duyabilirler. Roman Pavlyuchenko , Luka Modric , Vedran Corluka , Heurelho Gomes ve Giovani dos Santos bu sezon için yeni isimler ve nerdeyse Berbatov' dan gelen para tüm bedelleri karşıladı.

City Robinho'suna Erdi

Robinho ensesinde top tutmak için İngiltere'nin yolunu tuttu deadline'a ramak kalmışken. Chelsea derken Araplar kaptı bu sözde top cambazını. Hasan Şaş misali her sene yeni transfer gözüyle bakılan Bulgar Bojinov bu sezonda sakatlanarak yalan olunca ve Arap yağı bol bulup neresine süreceğini şaşırınca Robinho'da kendini Manchester City'de buldu. Danimarka temsilcisi FC Midtjylland'la oynadığı Uefa kupası maçlarında izlediğim City'nin ; takımın başında Mark Hughes , savunmasında ise Ben-Haim olduğu sürece sırtı yerden kalkmaz. İlginç bir tesadüf, Robinho için mücadele eden City ve Chelsea takip eden ilk lig müsabakasında City of Manchester Stadında karşılaşacaklar.Allah Terry'nin gazabından korusun Robinho'yu.

1 Eylül 2008 Pazartesi

Aşka Dair

Einstein'ın zaman ve genel görecelik kuramı zamanın hıza ve konuma göre değiştiğini ispatlar. Zamanın durduğu hale ise kara delik adı verilir. Sonsuzluk boyutu denen bu boyuta insan evladı ancak ve ancak aşık olabildiği vakit adım atabilirmiş. Aşık olalı 62 ay, aynı yastığa baş koyalı tam 1 sene oldu.
Sözleri Orhan Gencebay'a aitken arabesk, Dean Martin'den duyunca aynı sözleri ise klasik pop halini alan şu cümle ile bitireyim bu postu ; "You're Nobody Until Somebody Loves You"
Darısı başınıza...

" Pazar'ın Ertesi" # 11


İbrahim Kutluay, Fenerbahçe'den Efes Pilsen'e kiralandı. İbrahim Kutluay, iki yıldan beri eskilerin deyimiyle Fenerbahçe'de kerhen oynuyordu zaten... Fenerbahçe'den Efes Pilsen'e gömlek değiştirirken İbrahim Kutluay bana göre inandırıcılıktan çok uzak olan sözler söylüyor. "Benim Fenerbahçeliliğimi kimse elimden alamaz. Ben yine eski takımımın maçlarına gideceğim. Onları alkışlayıp, destekleyeceğim. Ama basketbolda büyük hedeflere varmak için Efes Pilsen'e geçmek zorunda idim. Avrupa'da daha büyük noktaları kovalamak, basketbolda Kabe olan NBA'ye uzanmak için Efes Pilsen bulabileceğim en kuvvetli sıçrama trampleni idi, benim için..." İbrahim Kutluay'ın bu gerekçesi bana göre bir büyük kulübü değiştirmek için tutarlı bir gerekçe değil. İbrahim Kutluay, basketbolda sayı krallığına Fenerbahçe formasıyla ulaştı. Avrupa sayı krallığı gibi bir basketbolcu için limit başarıyı sağlarken, İbrahim Kutluay'ın üstünde yine çok çok şerefli ve işgörür Fenerbahçe forması vardı. İbrahim Kutluay yeni dünya serüvenine girer ve NBA için sınanırken, onu herkes Fenerbahçeli İbrahim Kutluay olarak tanıdı ve öyle benimsedi. Şimdi Efes Pilsen'de yeni ve erişemediği hedefleri olarak Fenerbahçe'deki hedeflerini gösterip, tekrarlamayı marifet sayıyorsa, o zaman basketbol camiası bir eskiyi takdim ediyor, beynelminel pota alemine... İbrahim Kutluay, Fenerbahçe'den Efes Pilsen'e hiç inandırıcı bulmadığım hedef tazeleme yerine, alacağı üç dolar fazlalık için geçmişse tarihinin en büyük gaflarından birisini işlemiş demektir. Çünkü Fenerbahçe alt yapısından yetişmiş bu basketbolcu o formayı, o ambiansı, o forsu, o camia ve seyirci çılgınlığını bırakıp, başka bir yere transfer olursa, sudan çıkmış bir balık gibi olur. İbrahim Kutluay, diğer bir alanın şöhreti olan kız arkadaşının mali beklentilerine cevap vermek için bu transferi zaruri görmüşse, o zaman maddi bir aşkı Fenerbahçe'nin evrensel sevgisinden daha üstün tuttuğu için eskilerin lanetlerini üstüne almış demektir. 50 yıl önce Fenerbahçe'yi futbolda bir dokuma tezgahına Adalet'e satan Samim Var, yıllarca Fenerbahçe'nin Kalamış Tesisleri'ndeki yeşil ve maviye hasret kalmış, ölümüne çok yakın kala Erol Simavi'nin delaletiyle giderayak Fenerbahçe'ye üye kaydedilmiştir. Fenerbahçe'nin aynı dönemdeki iki top şairi Halil Özyazıcı ve Mehmet Ali Has, yine transferde Adalet rüyası gördükleri için Kalamış Tesisleri'ne hasret yaşamış ve kimliklerinde Fenerbahçe'siz ölüp gitmişlerdi. Dönemin en büyük santrafı Naci Erdem, bugün Suadiye'de oturmasına rağmen, Kalamış Tesisleri'ne gelip, bir bira içememektedir. Suç Fenerbahçe'den dışlandıktan sonra gidip, bir yıl Galatasaray'da oynamak... İbrahim Kutluay, Fenerbahçe'nin ne olduğunu basketbol formasını sırtından çıkarıp, topu becerili ellerinden uzakta tuttuğu zaman anlayacak. "Artık çok geç, fon müziğinin eşliğinde..."


17 Ağustos 1999 (Fenerbahçe ve Kutluay)

31 Ağustos 2008 Pazar

Kadıköy Heveslileri (Bazıları)


  • European Champions Clubs' Cup 1970/71, 1971/72, 1972/73
  • UEFA Champions League 1994/95
  • UEFA Cup Winners' Cup 1986/87
  • EUSA Cup 1972, 1995
  • UEFA Super Cup 1973, 1995
  • UEFA Cup1991/92




  • European Champions Clubs' Cup 1981/82
  • UEFA Super Cup 1982
  • UEFA Intertoto Cup2001, 2009


















  • European Champions Clubs' Cup 1969/70
  • EUSA Cup 1970
  • UEFA Cup 1973/74, 2001/02







  • UEFA Cup Winners' Cup 1984/85








  • UEFA Champions League 1996/97
  • UEFA Cup Winners' Cup 1965/66
  • EUSA Cup 1997






  • European Champions Clubs' Cup 1982/83
  • UEFA Cup Winners' Cup 1976/77
  • UEFA Intertoto Cup 2005, 2008






  • UEFA Cup Winners' Cup 1969/70









  • European Champions Clubs' Cup 1962/63, 1968/69, 1988/89, 1989/90
  • UEFA Champions League 1993/94, 2002/03, 2006/07
  • UEFA Cup Winners' Cup 1967/68, 1972/73
  • EUSA Cup 1969, 1989, 1990
  • UEFA Super Cup 1989, 1990, 1994, 2003, 2007




















  • UEFA Cup 1996/97
  • UEFA Intertoto Cup 2003, 2004




















  • UEFA Cup Winners' Cup 1979/80
  • UEFA Super Cup 1980, 2004
  • UEFA Cup 2003/04
  • UEFA Intertoto Cup 1998