13 Haziran 2008 Cuma

'O'an

Karsruhe-Cottbus maçı;zemin düzlemine paralel olan Energie Cottbus 'lu Dennis Sorensen ; dik olan ise Karlsruher'den Mike Franz.

Golcü

Hoca forvetsiz olmayacağını 135 dk sonunda farketti.Uğmarım bir sonraki maça kadar unutmaz...

10 Haziran 2008 Salı

"4-3-3 inoffensive"


Mehmet Demirkol bugün Milliyet'te yazmış; L'Equipe Fatih Terim'in oynattığı oyuna bu ismi vermiş.İçinde hücum olmayan 4-3-3 demişler.

" Pazar'ın Ertesi" # 9


Adı Sergen Yalçın. Mesleği profesyonel futbolculuk. Oynadığı kulüp Fenerbahçe, kendisini vitrine koyduğu diğer forma Türk Milli Takımı. Meşin yuvarlak sanatında Türkiye'nin doruk noktalarında olan Sergen Yalçın, bu mesleğe başladığı günden 28 yaşını sürdürdüğü bugüne kadar, futbolun içinde olması gereken kolektif şuur ve mecburiyete, yardımlaşmaya, birlikte savunma yapma hücum etme ilkelerine sırt çevirmiş şekilde tek başına ve kafasının dikine yaşamaya devam ediyor.
Adam bilimsel futbolun, çağa uyan meşin yuvarlak gidişinin düşmanı. Ne antrenman seviyor, ne idmanda kafasının vücudunun antrenör tarafından eğilip bükülmesini... Futbol sahasında Sergen sanki tek başına... Etrafta kendisini çekip çevirecek tek kişiyi istemiyor. Onun için kendi, futbol topu ve saha var. Herşeyi bir başına yapacak. Kendine, futbol topuna, futbol teorilerine, idmana, sisteme, taktiğe kendi hükmedecek hep... Bunlar konusunda etrafında kimse bulunmayacak. Kendi vücuduna istediği gibi hükmedecek, futbol topu idmanda onun istediği kadar zıplayacak, idman şeklini ve vaktini kolundan çıkarmadığı kendi saati belirleyecek.
Gordon Milne ile böyleydi, Daum ile böyleydi, Rasim Kara ile böyleydi, Beşiktaş başedemedi sattı. İstanbulspor aldı, yine aynı terane... Teknik Direktör Saffet Susiç değil, Sergen'in kendisi idi. İstanbulspor da devamlı yuvası olmadı. Jet - Pa'ya satıldı ve Fenerbahçe kiraladı. Fenerbahçe taraftarı yapısı bakımından Türkiye'nin en hassas, en ayrıcalıklı kalabalığı idi. Yıldız futbolcuyu çok sever, ama bu sevişte onun da bir sabır kökü vardı. Taraftar geçen yıl Sergen'i bu sabır köküne duyduğu sevgi yüzünden müsamahalı ve biraz buruk olarak seyretti. Çünkü Fenerbahçeli tribünler yıldız futbolcunun her maç anormal şeyler yapan bir yıldızlık seyir defterinin olmasını beklerdi.
Diğer kulüp ve takımları bilmem ama, Fenerbahçe'de o payeye ulaşan futbolcular tek başına maç kurtaracak özelliklerinin yanında kişiliklerini Fenerbahçe'nin üstünde tutmayacak bir seyirde yüzdürürlerdi kendilerini... Alaaddin, Zeki Rıza ve Bekir beyler böyleydi. Büyük ve küçük Fikret, Fenerbahçe'nin bir dönemde sembolu oldular sebep futbolculuklarından öte insanlıklarıydı. Lefter topu öperken ki resminde futbolculuğuna ve Fenerbahçeliliğine dua ettiği için ordinaryüstü. Cemil leblebi gibi golleri atarken, Teknik Direktör Didi'ye gösterdiği sevgi ve saygıdan tek bir gün kaybetmediği için Fenerbahçe fenomeni olmuştur. Taraftar bunları baştacı edip Sergen'i yuhalarken bir sebebi olması lazım. Onun Fener fenomenliğini kabul etmiyordu taraftar...
Sergen, Türkiye'nin TV'lerinde Fenerbahçe'de kadro dışı kalışının sorularına önce boş gözlerle bakıyor, sonra kendine göre cevaplar vermeye çalışıyor. Şimdi kaybettiklerinin farkında bile değil. Üstünden zaman geçsin kaçan balığın ve talihin ne kadar kocaman olduğunu görecek ve o zaman yaptığına binlerce kez pişman olacak.

14 Aralık 1999
( Sergen diye biri )

Forza Azzurri

Hollanda-İtalya maçının ardından benim Euro 2008 şampiyon adayım İtalya.Maçı izlemeyenler için maç skoru Hollanda 3 - 0 İtalya